Kur'an'a Göre Gök Evren mi-Atmosfer mi?

Bildiğiniz gibi İslamcılar Kur'an'daki gök(sema) kelimesini işlerine geldiği gibi ya ''evren'' ya da ''atmosfer'' olarak yorumluyorlar.Ben burada bunun çözümlemesini yapıp Kur'an'daki gök kelimesinin aslında ne olduğunu yorumsuz bir şekilde yine Kur'an'dan ortaya koyacağım.Fussilet Suresi'nin ilgili ayetleriyle başlamak sonuca daha rahat ulaşmamızı sağlayacaktır.
Fussilet=11: Sonra göğe doğruldu o bir duman iken ona ve yere: ‘’İkinizde ister istemez(görevlerinizin gereğini yapmaya) gelin’’ dedi.İkisi de: ’’İsteye isteye geldik’’ dediler. 
Fussilet=12:Böylece Allah onları iki günde yedi gök olmak üzere yerine koydu. Her göğe kendi işini bildirdi. Biz en yakın göğü kandillerle süsledik ve koruduk. İşte bu çok güçlü ve her şeyi bilen Allah'ın takdiridir.
7 kat gök meselesine sonucu vermesi açısından daha önce değinmek istediğimden,açıklamaya 12. ayetle başlayacağım.Öncelikle ayetin anlattıklarını maddeler halinde sıralayalım;
  • Gök yoktan yaratılmıyor başlangıçta zaten var fakat henüz duman halinde tam olarak oluşumu tamamlanmamış.
  • Allah 6 günde yeri tamamladıktan sonra 2 günde de duman halindeki göğü 7 kata ayırıp en son şeklini veriyor.  
  • Ve son olarak ''en yakın göğü'' kandillerle(yıldızlar) donatıyor.
Ayete göre gök 7 kata ayrılıyor.Ve bu bize Kur'an'daki gök kelimesinin evreni mi yoksa atmosferi mi kastettiği konusunda kesin bilgiler veriyor.Bilimsel olarak atmosfer 7 kata ayrılabilir,bu katlar farklı kriterlere göre farklı sayılarda da olabiliyor peki ya uzay(evren)?Evrenin de katmanları  var mıdır,var ise kaç katmanlıdır?


Elbetteki evren katlara-katmanlara ayrılamaz!Bu imkansızdır çünkü evren sonsuzdur!Ayrımaya kalksak sonsuz sayıda kat ortaya çıkar 7 rakamı yanında hiç kalır.Buna göre Kur'an'ın gökten kastettiği atmosfer olmalıdır,aksi hayalsel olarak belki mümkün olabilir fakat bilimsel olarak asla!


Yani Müslümanlar ''7 kat gök mucizesi'' iddialarından vazgeçmek zorundadırlar.Ya vazgeçecekler ya da evreni 7 kat olarak kabul edip bilimle adeta mücadeleye girişecekler.Tabi böyle bir seçenekleri var mıdır ona da değineceğim.Sonuç olarak;
  • Göğün 7 kat olması nedeniyle Kur'an'a göre evren sadece atmosferden ibarettir.
  • Çünkü evren katmanlara ayrılamıyor yalnızca atmosfer ayrılabiliyor.
  • Bu nedenlerden ötürü de mucizecilerin ''7 kat gök'' mucizeleri kesin olarak çökmüş oluyor.
Atmosferdeki Yıldızlar


Şimdi şu en yakın göğün yıldızlarla(kandiller) donatılmasını inceleyelim.Öncelikle ''en yakın gök'' diye çevrilen kelimeye bakalım.Çoğu kişi Arapça kelimenin ''dünya göğü'' anlamına geldiğini en yakın gök anlamının gerçeği yansıtmadığını söylüyor.Fakat gökler birden 7'ye doğru aşağıdan yukarıya bir apartmanın katları gibi uzanıyorsa bu durumda dünya göğü de dünyaya en yakın gök olmak zorundadır.Yani ha en yakın gök demişsin ha dünya göğü her ikiside aynıdır.İlgili kelime ise yakın gök anlamına gelmektedir dünya göğü anlamına değil! 


Bu konuda  Elmalılı Hamdi Yazır aynen şöyle diyor:
"Biz dünya semasını, en yakın göğü bir zinet ile donattık. "Dünya" "ednâ"nın müennesidir ki, "en yakın" demektir. Bu ifadenin zâhiri, bütün yıldızların en yakın gökte olmasıdır. Şu halde burada en yakın gök, yer kürenin etrafında yalnız ayın yörünge sahasından ibaret değil, yalnız güneş sistemi âlemi de değil, genel olarak yıldızların bulunduğu cisim olan saha, yani üç boyut sahasıdır." 
                                    (Saffat Suresi 6.Ayetin Tefsiri)
Görüldüğü gibi Arapça dûnya kelimesi Türkçe'deki dünya kelimesiyle aynı olmayıp ''en yakın'' demekmiş.Bakınız bunu Enfal Suresi'nin 42. ayetiyle de teyit edebiliriz;


(udve)
(dünya)
: (vadinin kenarı, kıyısı)
: (edna (yakın) kelimesinin muennesidir)
  (muennes = dişi kelime)

Enfal=42:Hani siz vâdinin yakın bir yerindeydiniz...
Görüldüğü gibi bu ayette de dunya ''yakın'' anlamında kulanılmış.Cımbızlama yaptığım düşünülmesin hepsini buraya almam yazıyı gereksiz yere uzatacağından kirlilik olurdu.Şu linkten kontrol edebilirsiniz;


http://www.kuranmeali.org/8/enfal_suresi/42.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx


Yani gerek Elmalılı Hamdi Yazır'ın açıklamaları olsun,gerek kelimenin farklı bir ayette kullanımı olsun gerekse diğer hususlar olsun bize Arapça dunya kelimesinin ''en yakın'' anlamına geldiğini  kesin bir şekilde bir şekilde gösteriyor.


En yakın anlamına gelmese dahi hatta atmosferin ''dünyaya en uzak katmanı'' anlamına bile gelse burada çok büyük bir çelişki çıkıyor  karşımıza; atmosferde hiç yıldız yoktur!Atmosferin en uzak katmanı dahil hiçbir katmanında tek bir yıldız yoktur!Atmosferin en üst katmanı olan Ekzosferin en üst sınırı yerden yaklaşık 10.000 kilometre yüksekliktedir.Buna karşın dünyaya en yakın yıldız olan Güneş'in uzaklığı bile 149.6 milyon kilometredir.Gelin birde ayette bahsedilen kandilin yıldız anlamına geldiğini teyit edelim;
Nebe Suresi=12-13:"Sizin üstünüze sapasağlam yedi-gök bina ettik. Parıldadıkça parıldayan bir kandil (Güneş) kıldık."  
Nuh=15-16:‘Görmediniz mi, Allah yedi göğü tabaka tabaka nasıl yaratmıştır?Ve onların içinde ayı bir nur kıldığını, güneşi de bir kandil kıldığını?'
Görüldüğü gibi kandilden kasıt yıldız,Güneş de o kandillerden biri ve 7 kat göğün içinde.Bunda zaten ne alimler ne de müslümanlar arasında muhalefet yoktur hepsi kabul ederler fakat ben yine de değinmekte fayda gördüm.Sonuç olarak;
  • Ayetteki kelime dünya göğü değil en ''yakın gök'' anlamına geliyor.
  • En yakın gök olmasa,en uzak gök anlamına gelse dahi atmosferin hiçbir katında yıldız yoktur ve dolayısıyla ayet bilimle kesin olarak çelişir,bilim dışıdır.
Ayet atmosferden ayrı,uzaydan ayrı bir şekilde bahsetmiş olamaz mı?


Böyle düşünen Müslüman kardeşlerimiz de var bugünkü bilimin bahsettiği gibi ayet dünya atmosferinin katmanlarından ve evrenden ayrı olarak bahsetmiştir diyorlar.O zaman ilgili ayetlere tekrar müracat edelim;
Fussilet=11Sonra göğe doğruldu o bir duman iken ona ve yere: ‘’İkinizde ister istemez(görevlerinizin gereğini yapmaya) gelin’’ dedi.İkisi de: ’’İsteye isteye geldik’’ dediler. 
Fussilet=12:Böylece Allah onları iki günde yedi gök olmak üzere yerine koydu. Her göğe kendi işini bildirdi. Biz en yakın göğü kandillerle süsledik ve koruduk. İşte bu çok güçlü ve her şeyi bilen Allah'ın takdiridir.
Görüldüğü gibi Allah yeryüzünü yarattıktan sonra Göğe(Tekil) doğrulup onu 7 katmana ayırıyor.Yani bu demektir ki;başlangıçta ''tüm evren'' dumandı ve Allah ''tüm evreni'' 7 katmana ayırdı.Burada Göğün tekil olup sonra çoğullaştırılması kilit noktadır.Nasılki göklerden atmosferi anlıyorsak gökten(tekil) de atmosferi anlamalıyız ya da tüm evreni.Çünkü gökler gök(tekil) ayırılarak oluşturulmuştur.Kur'an'a göre başka bir yaratılış formu da olmadığına göre ben burdan tüm evreni anlıyorum.O duman neydi diye kime sorarsanız sorun size ''evrendi'' cevabını verecektir çünkü başka birşey olamaz.


Tek Göğü 7 katmana ayırması açıkça ''tüm evreni'' 7 katmana ayırması anlamına geliyor.Zaten Kurtubi gibi bütün büyük alimler tarafından da böyle anlaşılmıştır.Alimleri de geçtim evrenin büyüklüğünün yahut Güneş'in dünyaya uzaklığının keşfedilmediği yani bilimin gelişmediği zamanlarda bunun farklı anlaşılabilmesine imkan yoktur.Örneğin 4 yüzyıl önce herkes ayeti böyle anlıyordu.Herkes Güneş'i en yakın gökte biliyordu.


Ki atmosferden ve evrenden ayrı şekilde bahsetmiş olsa bile örneğin;

Göklerden yani çoğul kullanımdan kasıt atmosfer olsun,tekil kullanımdan kasıt ise evren olsun.Ve Fussilet 11. ayetteki ''duman halindeki gök'' evrenden ayrı şekilde atmosferi oluşturan bir duman olsun.

Bu durumda yine çok büyük bir çelişki çıkıyor ortaya,yıldızların atmosferde olduğunu da kabul etmek zorunda kalacaksınız ki dünyamıza en yakın yıldız olan Güneş bile atmosferden milyonlarca kilometre uzaktadır.

Sonuç olarak;
  • İslam dünyası ya tüm evrenin 7 kat olduğunu kabul edecek ya da tüm evrenin atmosferden ibaret olduğunu.Çünkü evren katmanlara ayrılamıyor sadece atmosfer ayrılabiliyor.
  • Evren katmanlara ayrılmaz fakat bir takım hayali,kendilerini tatmin edebilecekleri masallarla bu işin içinden çıkabilirler.Ben bunu seçmelerini öneririm çünkü atmosferi seçerlerse evrenin küçücük sadece atmosferden ibaret olduğunu da kabul etmeleri gerekir ve ayrıca Güneş'in atmosferde olduğunu da.Yani ilk seçeneğe bir şekil çare bulurlar fakat ikinci seçeneğe asla.
  • Fakat bilim dünyasında evreni atmosfer gibi katmanlara ayırmak gibi birşey olmadığı için yine hayal dünyalarında bilimden uzak bir şekilde yaşamaya mahkum kalacaklar.Zira evrenin sınırı yok ki katmanlara ayrılsın.Sınırı olsa ve katmanlara ayrılsa dahi 7'den çok daha büyük rakamlar çıkacaktır ortaya.
  • Kısacası atmosferi seçtikleri zaman evrenin atmosferden ibaret olduğunu ve Güneş'in atmosferde olduğunu da kabul edecekler ve bilime ters düşecekler.Evreni seçtikleri zaman ise evrenin 7 kat olduğunu kabul edecekler ve yine bilime ters düşecekler çünkü bilimsel olarak böyle birşeye imkan yoktur.
  • Her iki durumda da 7 kat gök mucizesine veda etmek zorundalar yani 7 kat gök mucizesi kesin olarak çürütüldü!
Şimdi birde göklerle yerin birbirinden ayrılması ile Allah'ın düşmesin diye göğü tutmasını inceleyelim;

O inkar edenler görmüyorlar mı ki,(başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik ikenBiz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı? (Enbiya Suresi, 30)

Bu ayet mucizeciler tarafından Big Bang'a(Büyük Patlama) yoruluyor.Bu iddianın geçersizliğine şurada değinmiştim.Şimdi ise bu ayırmanın ne tür bir ayırma olduğunu açıklayacağım.Sorumuzu soralım;ayet  gaz bulutunun patlamasıyla yer ile göğün oluşumundan mı söz ediyor yoksa şuan üzerinde yaşadığmız yeryüzü ile şuan üzerimizde bulunan gökyüzünün başta bu en son haleriyle bitişik olup ayırılmasından mı bahsediyor?


Ayette gökler(çoğul) ile yerin ayrıldığı söyleniyor.Yine bu çoğul ile tekil durumları çok önemli burada.Burada gökler çoğul formdadır.Bu da demektirki gökler(çoğul) ile yer başta bitişikti yani bir bütündüler,toz bulutu filan değillerdi en son,bugünkü halleriyle bütündüler ve ekmeğin ikiye arılması gibi ayrıldılar,yani başlangıçta gök olduğu gibi yerdeydi sonra havaya kaldırıldı.


Peki nerden çıkardım ayetin Big Bang olmayıp da ilkel model olan yer ile göğün en son halleriyle bitişik olup sonradan ayrılmalarından bahsetmesini?


Çünkü Fussilet Suresi 11. ayete göre başta gökler(çoğul) yok sadece duman halinde gök(tekil) var.Yani Gök(tekil halinde iken) duman,ilkel;Gökler(çoğul halinde)  ise oluşumunu tamamlamış modern,bugünkü gök. Eğer gök(tekil,ilkel) yerden ayrılsa Big Bang'i düşünürsün fakat gökler(çoğul,modern) yerden ayrılıyor.Ayete göre gök en son halinde gökler oluyor yani ayete göre gökler demek bugünkü gelişmiş,oluşumunu tamamlamış gök demektir.Big Bang'de ise daha gök bile yoktur.Hadi biz duman diyelim;duman halindedir.Dolayısıyla ayet Big Bang'den değil,ciddi ciddi göklerin(çoğul) başlangıçta yeryüzü üzerinde serili olduğundan sonra havaya kaldırılıp çadır gibi gerilmesinden bahsediliyor.Şu resimler daha iyi anlatacaktır;



Gök başlangıçta bu halde yeryüzünde serili,yeryüzüyle bitişik:


Aşağıdaki resimde ise Tanrı(buradaki insanları Tanrı olarak düşünün) göğü havaya kaldırıp çadır gibi geriyor:

  

Ve göğün son hali:


Ve kıyamet günü bu çadır(gök) şöyle dürülecektir;




Tam bir bilimsel facia!Ve Allah bu gökleri tutmasa tekrar yere düşeceklermiş!Üstelik mecazi filan da değil aynen göklerin yerden ayrılması gibi gerçek!Başta yukarı kaldırmış göğü şimdi tutmasa tekrar yere serilecekmiş gök!


Hacc=65:Görmüyor musun ki, Allah bütün yerdekileri ve emri uyarınca denizde akıp gitmekte olan gemileri sizin hizmetinize vermiştir. İzni olmaksızın yerin üzerine düşmesin diye göğü O tutuyor. Şüphesiz ki Allah, insanlara karşı çok esirgeyici, çok merhametlidir.


Kur'an'daki gök inanışı aynen bu şekilde ayetlerle sabit.Müslümanları düşünüp öğüt almaya davet ediyorum!


Özet

Bu yazımda 7 kat göğün evrenin tümü olduğunu Fussilet Suresinin ilgili ayetleriyle kanıtlamış oldum.Sadece atmosferden bahsettiğini de varsayarak  farklı görüşleri de irdeledim ve sonuç şudur ki Kur'an evrenden habersiz,sadece gözümüzün görebildiği kadarıyla var sanıyor evreni.Yani atmosferden ibaret sanıyor tüm kainatı.Şimdi şunları birkez daha özetliyim;


Kur'an Müslümana iki seçenek sunuyor.

1.Göğün evren(uzay) olduğunu seçip evrenin 7 katmanlı olduğuna iman edip bilimle zıt düşecek.


2.Göğün atmosfer olduğunu seçip Güneş'de dahil olmak üzere tüm yıldızların atmosferde yer aldığına iman edip yine bilimle çelişecek.

Bunun ortası yoktur,yani ''Allah atmosfer ve evrenden ayrı olarak bahsetmiş'' denilemez çünkü ayete göre tüm evren 7 katmana ayrılıyor.Tüm evren 7 katmana ayrılmasa zorlamaylada olsa işin içinden çıkabilirlerdi ama ayete göre tüm evren 7 katmanlıdır fakat bilimsel olarak böyle birşey mümkün değildir,adeta bilimle alay etmektir böyle bir iddiayı savunmak.

Ki atmosferden ve evrenden ayrı şekilde bahsetmiş olsa bile örneğin;

Göklerden yani çoğul kullanımdan kasıt atmosfer olsun,tekil kullanımdan kasıt ise evren olsun.Ve Fussilet 11. ayetteki ''duman halindeki gök'' evrenden ayrı şekilde atmosferi oluşturan bir duman olsun.

Bu durumda yine çok büyük bir çelişki çıkıyor ortaya,yıldızların atmosferde olduğunu da kabul etmek zorunda kalacaksınız ki dünyamıza en yakın yıldız olan Güneş bile atmosferden milyonlarca kilometre uzaktadır.

Yani hiç çıkış yok ilgili ayetlerin atmosferden bahsettiğini söylerseniz Kur'an'ın bu çok büyük çelişkisini,bilimdışılığını da kabul etmek zorunda kalırsınız.Başka bir seçenek yok!

Her iki seçimde de Kur'an'daki 7 kat gök mucizesi iddiası çöpe gidiyor yani bu mucize iddiasını unutun.

Kısacası;
  • Ayetler evrenden bahsediyorsa evren katmanlara ayrılamamasına rağmen Allah evrene 7 kat dediği için bilimle mücadeleye girmiş olur.
  • Eğer ayetler atmosferden bahsediyorsa,atmosferde hiç yıldız olmadığı için Allah yine bilime ters düşüyor.
  • Eğer ayetler hem atmosferden hem de evrenden bahsediyorsa yine 7 katlı olan atmosfer olacağı için ve atmosferde hiç yıldız olmadığı için Allah yine bilimle çelişiyor.
  • Ve yine kısacası ayetler neyden bahsediyor olursa olsun bilimle çelişmiş oluyor,7 kat gök mucizesi zaten artık bitik.Bu ayetler çok bilimdışılar ve din ile bilimin yan yana gelemeyeceğine en güzel kanıtlar.
Müslüman kardeşlerim sizleri düşünmeye davet ediyorum.Tüm bunları gözönüne alın ve düşünün.