Canlıların Kopyalanması

Mucize İddiası:
"Onları -ne olursa olsun- şaşırtıp-saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim ve onlara kesin olarak davarların kulaklarını kesmelerini emredeceğim ve Allah'ın yarattıklarını değiştirmelerini emredeceğim." Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı dost (veli) edinirse, kuşkusuz o, apaçık bir hüsrana uğramıştır. (Nisa Suresi, 119)  
Yukarıdaki ayette "kesmek, koparmak" anlamına gelen "betteke" fiilinden türemiş "yubettikunne" ifadesi geçmektedir. Ayette geçen "yugayyirunne" ifadesi ise "başkalaştırmak, değiştirmek, bir şeyi ilk şeklinden bozup değiştirmek" anlamlarına gelen "gayyere" fiilinden türemiştir. Her iki fiilin sonunda, pekiştirme yapan "nun" harfi yer almaktadır; böylece ayette geçen fillere kesinlik anlamı katılmıştır. Nisa Suresi'nin 119. ayetindeki bu ifadeler düşünüldüğünde, bir yönden canlıların kopyalanması ya da klonlanması olarak bilinen bilimsel çalışmalara işaret ediliyor olabilir. (En doğrusunu Allah bilir.) Çünkü klonlama deneyleri, genellikle kopyalanacak hayvanın kulağından alınan hücrelerle gerçekleştirilmektedir. Diğer bir deyişle tam ayette dikkat çekildiği gibi, "hayvanların kulağından kesilen" doku örneğinden hücre alınmasıyla kopya canlı üretilmektedir.  
Almanya Federal Tarım Araştırma Merkezi'nin Hayvan Yetiştirme Enstitüsü'nün bir raporunda şu bilgiler yer almaktadır:  
Doku toplanması kısa ve basittir. Bir hayvan yerleştirilip gemlendiğinde, kesik kulak parçası gibi bir doku örneği saniyeler içerisinde toplanmış olur. Ayrıca, somatik hücreler tüm türlerden toplanabilir… Kulağa vurulan damgalar için de kullanılan çentikleyiciler kullanılarak, kulaktan örnek doku almak suretiyle, sığır, domuz, koyun, keçi, deve ve lamalar için tek ve aynı prosedür uygulanabilir. Açıkçası, bütün türler için lenfositler kullanılabilir; fakat kulak kesiğinden alınan somatik hücreler, elde edilmesi daha kolaydır ve onun için daha çok tercih edilirler. 
Reddiyem: 

Öncelikle “kulakların kesilmesi” ve “yaratılışın değiştirilmesi” nedir, bu konuda tefsirlerdeki genel görüşleri maddeliyim:

İslam Öncesi dönemde putperestler putlara adadıkları kurbanları kulaklarını keserek işaretlermiş, kurban edecekleri zaman kulaklarını keserek işaretledikleri bu hayvanları keserlermiş. İşaretlenen bu hayvanlara “Bahire” ve “Şaibe” diyorlardı.

Bu kulak kesme olayı başlı başına yaratılışı değiştirmektir zaten. Tefsirlerde bir de şunlar yazar:
• Allah’ın dinini değiştirmek,
• Hayvanları kısırlaştırmak,
• Hayvanların gözlerini çıkarmak, uzuvlarını boynuzlarını vb. kesmek,
• Dövme yaptırmak,
• Dişleri törpüleyerek aralarını açmak,
• Tüyleri aldırmak,
• Makyaj yapmak,
• Kişinin saçlarını olduğundan farklı renklere boyatması,
• Kadını erkek, erkeği kadın yapmaya çalışmak(Örneğin erkeklerin kadın giysileri giymeleri, kadınlar gibi makyaj yapmaları, kadınların erkek giysileri giymeleri, eşcinsel ilişkiler, erkeklerin hadım edilmeleri vb.),
• Saça saç ekletmek(Kurtubi’nin tefsirinde geçer)…
Yani davarların kulaklarını kesmek putperestlerin İslam Öncesi dönemlerden beri uyguladığı bir işaretleme biçimi. Yaratılışı değiştirmek ise başta, ayette şeytan işi olduğu söylenen hayvanların kulaklarını kesmek, sonra; tefsirlerde anlatılanlara göre yukarıda maddelediğim hususlardır. Bunların hepsi yaratılışı değiştirmektir ve 1400 yıl önce uygulanan daha pek çok şey sayılabilir yaratılışı değiştirmeye ilişkin. Durum böyleyken bu ayetleri “klonlama”ya yormak akıl kârı değildir, saçmalığın da ötesinde.

Böyle olursa eğer, insanlığa pek çok yararı bulunacak olan klonlamayı Kur'an şeytan işi olarak nitelemiş olur. O halde bilim adamları da şeytanın hizmetkarları demek ki! Mucizecilere göre öyle. Ayetten mucize çıkartacağız diye dinlerin bilime ne denli düşman olduklarını, şeytan işi gördüklerini bizlere göstermiş olmuşlar. Ayette bilim yok ama mucizeciler bilim var diye tefsir edince, Kur'an bilime şeytan işi demiş oluyor. Ama ayete gerek de yok, bilim düşmanlığı dinlerin doğasında olan bir şey.

Son olarak Taberi’nin tefsiriyle bu reddiyemi sonlandırmak istiyorum:
…Âyet-i kerimede, şeytanın bir kısım kullara emrederek onlara, hayvanların kulaklarını yardırdığı beyan edilmiştir.Burada, kulaklarının yardırılacağı beyan edilen hayvanlardan maksat, bu şekilde işaretlenerek tağutlara ve putlara tahsis edilen "Bahire" ve "Şaibe" gibi isimlerle isimlendirilen hayvanlardır.  
Bu hususta Katade ve Süddi demişlerdir ki: "Şeytanın müşriklere verdiği vesvese üzerine onlar hayvanların kulaklarını yarıp "Bahire" ve "Şaibe" adını takıyor ve putlarına adıyorlardı."  
Âyet-i kerimede, şeytanın, kendisine uyan insanlara emrederek Allah'ın yaratışını değiştireceği zikredilmektedir. Müfessirler, âyette geçen ve "Allah'ın yaratışı" diye tercüme edilen ifadesini çeşitli şekillerde izah etmişlerdir.  
a- Abdullah b. Abbas, Enes b. Malik, Rebi1 b. Enes, İkrirne ve Ebu Salih´e göre burada bir kısım insanların, şeytanın kendilerine emretmesiyle değiştirdikleri "Allah'ın yaratışı"ndan maksat, hayvanları kısırlaştırmaktır. Ancak Hasan-ı Basri´nin, koçlarını kısırlaştırılmasında bir mahzur görmediği, Mücahid'in de buradaki ''Allah'ın yaratışı”ndan maksadın, "Allah'ın dini" demek olduğu rivayet edilmiştir.  
b- Abdullah b. Abbas, İbrahim en-Nehai, Mücahid, îkrime, Hasan-ı Bas-ri, Katade, Kasım, Süddi, Dehhak ve İbn-i Zeyd´den nakledilen diğer bir görüşe göre âyette bir kısım insanların, şeytanın emriyle değiştirdikleri zikredilen "Allah'ın yaratışından maksat, "Allah'ın dinidir" Buna göre şeytana tabi olanlar, onun emriyle Allah'ın dinini değiştirmeye kalkışırlar." demektir.  
c- Hasan-ı Basri ve Abdullah b. Mes´ud´dan nakledilen diğer bir görüşe göre burada "Allah'ın yaratışını değiştirme" diye zikredilen şeyden maksat, insanların "Dövme" yaptırmaları, dişlerini törpületerek aralarını açtırmaları, tüylerini aldırmaları vb. şeylerdir.  
Bu hususta Abdullah b. Mes'ud'un şunları söylediği rivayet edilmiştir. "Allah, vücuduna dövme yaptıran kadına da yapan kadına da, tüylerini alan kadına da aldıran kadına da, güzelleşmek için dişlerini torpilleterek aralarını açan kadına da, hasılı, Allah'ın yarattığını değiştiren her kadına da lanet eder.  
Taberi diyor ki: "Bu görüşlerden tercihe şayan olanı, "Allah’ın yarattığından maksat Allah'ın dinidir." diyen görüştür. Zira diğer bir âyet, bu âyetteki "Allah'ın yarattığından maksadın", Allah'ın dini olduğunu ifade etmektedir ki o âyet de şudur: "Ey Muhammed, hakka yönelerek yüzünü dosdoğru bir şekilde dine çevir. Bu, Allah´ın insanlara verdiği bir fıtrattır.  
Âyet-i kerimede geçen "Allah'ın yaratışı”ndan maksadın din olduğu söylendiği takdirde burada zikredilen diğer bütün görüşler bunun içine girmiş olur.Zira, Allah'ın, kısırlaştırmasını yasakladığı varlığı kısırlaştırmak, dövme yapmak gibi yasakladığı şeyleri yapmak, Allah'a karşı gelmektir ve onun dininin hükümlerini değiştirmeye kalkmaktır. Âyeti genel bir şekilde yorumlayarak dinin herhangi bir hükmünü değiştirmeye kalkmanın burada zikredildiğini söylemek dinin sadece belli hükümlerinin değiştirilmesini kasdettiğini söylemekten daha evladır. Âyetin sadece kısırlaştırmayı veya dövme yaptırmayı yasakladığını söylemek onu geniş mânâsından çıkarıp dar bir mânâda izah etmek olur ki bu da isabetli değildir…(140)
Mucizeciler istedikleri kadar takla ata dursunlar… Gerçekler gizlenemez…

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 140Taberi,Camiül Atyan Fi Tefsiril Kur'an,Nisa Suresi,119.ayetin tefsiri.