Dünya'nın ve Uzayın Çapları

Mucize İddiası: 
Ey cinler ve insanlar topluluğu! Göklerin ve yeryüzünün çaplarını aşıp geçmeye gücünüz yetiyorsa aşıp geçin. Ancak üstün bir güçle geçebilirsiniz.  
55-Rahman Suresi 33  
Ayette "çapları" diye çevirdiğimiz kelimenin Arapça’sı "aktar" dır. Arapça "çap" anlamına gelen "kutur" kelimesinin çoğulu olan "aktar", göklerin ve yeryüzünün birçok çapı olduğunu ifade etmektedir. Arapça’da ikiliği belirten özel çekim de mevcuttur, “aktar” kelimesi çoğulu ifade ederek hem tekil hem ikilik vurgusundan ayrılmaktadır. Bu inceliğe dikkat etmeliyiz. Üç boyutlu cisimlerde "çaptan" ancak küremsi yapıların içinde bahsedebiliriz. Düzgün bir kürede ise “çaplardan” bahsetmek yanlış olur, düzgün bir kürede ancak bir tane "çap" vardır. Bu ayette “çaplar (aktar)” kelimesinin nasıl yerli yerinde, ince bir bilgelikle kullanıldığına tanık oluyoruz. 
…Newton’un "Principa" eserinde ortaya koyduğu bu açıklamalarla, Dünya’nın küresel yapısına gelen itirazlar anlamını yitirdi, fakat hâlâ Dünya’yı birçok kişi düzgün bir küre sanıyordu. Yani Newton’un bu açıklamalarından sonra eğer bir kişiye Dünya’nın çaplarından bahsetseydiniz, o sizin çoğul şekilde "çapları" demenizi düzeltip Dünya’nın “çapı” derdi. Dünya’nın çaplarının olması küre yapısında mümkün değildir; fakat geoit’in küremsi yapısında mümkündür.  
Ayette "göklerin çapları" denmesi de önemlidir. Uzay’ın tek bir noktanın patlamasıyla oluştuğu ve sürekli genişlediği öğrenilene kadar birçok bilim adamı Uzay’ı sonsuz sanıyordu. Oysa Uzay sürekli genişlemekteydi ve Uzay’ın her genişlediği noktada yeni ve daha büyük bir çapı oluşuyordu (1.,2.ve 3. bölümde bu konuyu açıkladık), Uzay’ın küremsi bir yapısı olduğuna da ayette işaret vardır. Nitekim Einstein da Uzay’ı şişmekte olan bir balona benzetmişti ki, bu benzetme ayetle uyumludur. Uzay’ın değişik yerlerinden alınan ölçülerde Uzay’ın çapları farklı çıkacağı gibi, Uzay genişlemekte olduğu için her an alınan çap ölçüleri de bir öncekinden farklı olacaktır. Bu yüzden göklerin de çaplarından bahsedilmesi, hem birçok çaplar dile getirildiği için, hem de sonsuz Uzay görüşü reddedildiği için önemlidir…  
Bu arada bir noktaya daha dikkat çekmek istiyoruz : Bir çok Kuran çevirisinde yeryüzünün ve göklerin çevresinden, bucaklarından, etrafından, sınırlarından çıkılmasından bahsedilmiş, "çaplar" kelimesi atlanmış, yerine "bucak, etraf, sınırlar" gibi kelimeler getirilmiştir. Gerçekten de bir alanın çaplarının uçları o alanın çevresini, sınırlarını, etrafını vermektedir. Bu açıdan çevirmenlerin niye böyle çeviri yaptıkları anlaşılmaktadır. "Çaplar" kelimesinin doğrudan çevrilmemesi ve çevirmenlerin kendi anlayışlarını çevirilerine katmalarıyla bu tarz çeviriler oluşmuştur. Çevirmenlerimizden eski Kuran çevirilerindeki bu noktayı düzeltmelerini rica ediyoruz. Kuran’ın orijinaline tamamen sadık bir çeviri yapılırsa, Kuran’ın bu mucizesi daha geniş kitlelerce anlaşılabilecektir.  
http://www.mucizeler.com/2011/03/dunya%E2%80%99nin-ve-uzay%E2%80%99in-caplari/ 

Reddiyem:

Her bir iddiayı okurken düşünmeden edemiyorum, Allah’ın; “dünya geoit şekillidir ve Güneş’in etrafında döner” demesi bu kadar mı zordu da hep şifrelerle anlatmak istemiş bunları? Eğer, “o zamanki insana direk olarak söylenemezdi” bahanesi ardına sığınılacak olursa; “Allah mı şartlara göre hareket eder, yoksa şartlar mı Allah’a göre” diye sormadan edemiyor insan. Teleskoplar icat ettirip, insanlara gözleriyle gördürtseydi ya, bu küfür değil de nedir? Allah’ı şartlara bağımlı gösteriyorlar, başımıza taş yağacak! 

Mealcilerden kelimenin “çaplar” olarak çevrilmesini rica ediyorlarmış, çarpıtmayı sevmeyen hiçbir mealci kelimeyi bu şekilde çevirmeyecektir, zira zaten doğrudur “sınır, etraf, bucak” şeklindeki çeviriler. Zira şu ayet mucizecilerin tüm bu iddialarını yerle bir etmektedir:  
Eğer Medine'nin her tarafından üzerlerine gelinse ve orada karışıklık çıkarmaları istenseydi, onu mutlaka yaparlardı; o konuda fazla gecikmezlerdi. (Ahzab Suresi, 14)
Aynı kelime “aktar” bu ayette de geçmektedir, altını çizdiğim “her taraf” ifadesinin karşılığıdır “aktar” kelimesi. Soralım: 

Üç boyutlu cisimlerde sadece küremsi yapılarda “çap”tan bahsedilebilirse ve çoğul olarak “çaplar”dan sadece geoit şekilli cisimlerde bahsedilebilirse, o halde Medine de mi geoit bir küre şeklindedir?

Bu sorunun cevabı yok! Eğer sadece “aktar” kelimesinden Dünya'nın geoitliğine kadar uçuk sonuçlar çıkarabiliyorlarsa, Medine'ye de geoit, küremsi der bunlar!  

Dolayısıyla ilgili ayet gerçekten Dünya'nın çapları olduğunu söyleseydi eğer, bu büyük bir çelişki olurdu. “kutur”un  Arapça'da bir Matematik terimi olarak çap anlamına geldiği doğrudur, ama Kur'an Matematik kitabı mıdır? Dolayısıyla ilgili ayette “sınır, etraf, bucak” gibi anlamlarda kullanılmıştır, Medine örneğinde de gördüğümüz gibi, kelimenin sadece çap anlamı yoktur, halk dilinde “bucak, sınır, etraf” gibi anlamlara gelir ve Kur'an Arap halkına hitap ettiği için halk dilindeki anlamı kullanılmıştır. Nitekim Osmanlıca'da da “aktâr-ı âlem” diye bir ifade vardır, bu da “kâinat memleketi, kâinatın dört bir yanı” gibi anlamlara gelmektedir, burada da “her taraf” anlamında kullanılır. Yani kelimenin tekili olan “kutur” “bucak, sınır, etraf” demek iken, çoğul olan “aktar” ise “her taraf, her yan” anlamlarındadır. Ayetlerde de tek bir taraftan bahsedilmediği, dünyanın ve Medine’nin her tarafından söz edildiği için “aktar” kelimesi kullanılmıştır. Yani tamamen dilin yapısından kaynaklı. 

Kelimeyi "sınır" olarak değil de çap olarak alınca şöyle komik bir anlam da çıkıyor ortaya. Açıkça ayet Allah'tan kaçışın olmadığını anlatıyor, yeryüzünün ve gökyüzünün sınırlarını aşıp kaçamazsınız diyor. Bunu "çap" olarak alırsak, yani yeryüzünün ve gökyüzünün çaplarını aşamazsınız desek, bu sefer de yeryüzü veya gökyüzü aşılıp geçilecek olsa sadece "çaplarının  bulunduğu noktalardan mı geçilebilir" diye bir soru çıkıyor ortaya? Yani başka noktalardan aşılamaz mı? "Çap"ın alakasını kurabilen varsa beri gelsin. Çünkü dünya veya gök her noktasından aşılabilir. Ve aşılmıştır da, Kur'an'da aşılamaz diye meydan okunmasına rağmen. Eğer mucizecilerin dedikleri gibi olsaydı, o zaman bütün hava alanları, hava limanları, uzay araçlarının kalkış noktaları vb. hepsinin dünyanın çap bölgelerinde olması gerekirdi ama alakasız bölgelerden rahatça sınırları aşıp geçiyorlar? Bakın mucizeciler, çok komik bir çelişki daha soktular Kur'an'a!

Ayetin aslında çelişkili olduğunu, aşılamaz denen yeryüzünün aşıldığını görüyorsunuz. Çelişkili ayetleri mucize diye yutturmaya çalışıyorlar ama olmuyor maalesef! Gök meselesine gelirsek;

Ayetteki “göklerin çapları” ifadesi zaten mucizecilerin iddialarını tek başına yerle bir etmektedir. Zira -mucizecilerin söylediklerinin aksine- evrenin çapından veya çaplarından bahsetmek zırvalamaktır. Evrenin sınırlarını biliyormuyuz ki çap(lar)ından bahsedebilelim? Evrenin şekli konusunda farklı görüşler vardır; kimisi küre şeklinde der, kimisi bir kağıt yaprağı gibi düz der, kimine göre ise armut hatta fraktal şeklindedir. Eyer şeklinde diyenler bile var. Unutulmamalıdır ki, bunlar sadece görüştür, evrenin gerçek şekli tam bir muammadır. Ancak çarpıtmayı pek seven mucizecilerimiz, işlerine gelen şekli kesinmiş gibi sunar hatta bundan mucize bile çıkartırlar. Peki ya, sınırlarını göremediğimiz, hatta belki de sınırları olmayan bir evrene nasıl şekil biçebiliriz? Hele genişlemekte olan bir evrenin asla ve asla çaplarından bahsedemeyiz. Dolayısıyla Kur'an eğer gerçekten göklerin çapları olduğunu söylemiş olsaydı, yine büyük bir hataya düşmüş olurdu.  

Üstelik mucizecilerin dedikleri şekilde düşünürsek düzgün olmayan dairelerin de birden fazla, ortalama çapı vardır,  bu durumda, “Dünya'nın Geoit Şekli” başlıklı reddiyemde de işlediğimiz gibi, Kur'an Dünya'yı düz tepsi yani daire olarak algıladığına göre, küresel şekilli olmadığını bilmeden de daire şekilli düşündüğü bu Dünya'ya Kur'an birden fazla çap biçmiş olamaz mı? Yani mucizecilerin tüm söyledikleri doğru olsaydı bile yine de bu ayetlerden Dünya'nın geoit şeklini çıkarmak mümkün değildi, Kur'an düzgün olmadığını düşündüğü bir dairenin, tepsi şeklindeki Dünya'nın birden fazla çapından söz etmiş olurdu.  

Sonuç:
  • Ayetin çaplardan değil “kenarlardan, sınırlardan” bahsettiği Ahzab Suresi'nin 14. ayetinden açıkça anlaşılmaktadır.  
  • Sınırlarını göremediğimiz Uzayımız için çaptan veya çaplardan bahsedemeyiz, Uzay'ın şekli tam bir muammadır, mucizecilerin dedikleri gibi küre değildir, tam şeklini bilmiyoruz. Bu durumda Kur'an eğer gerçekten sınırlardan değil de çaplardan bahsetseydi yine derin bir hata etmiş olurdu, ayetin bu kısmı bile tek başına bütün iddiayı çürütmektedir zaten.  
  • Eğer gerçekten mucizecilerin çaplar,küreler vd. hakkında söyledikleri doğru olsaydı bile bundan Dünya'nın küremsi yapısını çıkarmak mümkün olmazdı, en fazla, tepsi şeklinde algıladığı bu Dünya'nın düzgün bir şekle sahip olmadığı düşüncesine sahip olduğu sonucu çıkardı.