Domuz Eti ve Sağlığa Zararları
Mucize İddiası:
Bu da yine Kur’an’ın Tevrat kaynaklı bir yasağıdır. İddia sahipleri hiç mi araştırma yapmıyorlar acaba bu iddiaları ortaya atmadan önce? Tevrat’a yine daha eski mitlerden girmiş, oradan da Kur’an’a geçmiştir. Önce Tevrat ayetlerini verelim sonra mitolojik kökenlerine değinelim:
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
138Turan Dursun, Kutsal Kitapların Kaynakları I-II-III, s.96,97.
139NTV Yayınları, Mitoloji, s.143.
O, size ölüyü (leşi)- kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilmiş olan (hayvan)ı kesin olarak haram kıldı. Fakat kim kaçınılmaz olarak muhtaç kalırsa, taşkınlık yapmamak ve haddi aşmamak şartıyla ona bir günah yoktur. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.Reddiyem:
(Bakara Suresi, 173)
Domuz eti yenmesinin sağlığa zararlı pek çok yönü bulunmaktadır. Bu zararlar geçmiş dönemlerde olduğu gibi, alınan her türlü tedbire rağmen günümüzde de söz konusudur. Herşeyden evvel domuz, her ne kadar çiftliklerde, bakımlı ortamlarda yetiştirilirse yetiştirilsin, kendi pisliğini yiyen bir hayvandır. Gerek pislikle beslenmesi gerekse biyolojik yapısı nedeniyle domuzun bünyesi diğer hayvanlara oranla çok fazla miktarlarda antikor üretir. Yine domuzun vücudunda diğer hayvanlara ve insana oranla çok yüksek dozda büyüme hormonu üretilir. Doğal olarak bu yüksek dozdaki antikorlar ve büyüme hormonu, dolaşım yoluyla domuzun kas dokusuna da geçerek birikir. Bunun yanı sıra domuz eti çok yüksek oranlarda kolesterol ve lipid içerir. Bunların sonucunda tüm bu aşırı düzeydeki antikorlar, hormonlar, kolesterol ve lipidlerle yüklü olan domuz etinin insan sağlığı açısından önemli bir tehdit olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
20. yüzyıla kadar domuz etinin insan sağlığını doğrudan tehdit eden zararları olduğundan haberdar olmak mümkün değildi.
Bu da yine Kur’an’ın Tevrat kaynaklı bir yasağıdır. İddia sahipleri hiç mi araştırma yapmıyorlar acaba bu iddiaları ortaya atmadan önce? Tevrat’a yine daha eski mitlerden girmiş, oradan da Kur’an’a geçmiştir. Önce Tevrat ayetlerini verelim sonra mitolojik kökenlerine değinelim:
Levililer.11=7:Domuz çatal ve yarık tırnaklıdır, ama geviş getirmez. Sizin için kirli sayılır.Acaba Tevrat yazarları da mı biliyorlardı domuz etinin zararlarını? Bunu bilerek mi yasakladılar? Elbette hayır, bu yasak da kan yasağında olduğu gibi mitoloji temellidir. Yani – hep dediğim gibi- herhangi bilimsel bir bilgi bilinmeden, ilkel insanlarca oluşturulmuş inançlar doğrultusunda bir yasak oluşturuluyor ve bugünün din tüccarları bunları mucizevi diyerek insanlara pazarlıyor. Mitolojik temelleri bağlamında Turan Dursun’dan alıntı yapacağım, çok güzel tespitleri var:
Yasanın Tekrarı.14=8:Domuz çatal tırnaklıdır, ama geviş getirmez. Sizin için kirli sayılır. Bu hayvanların etini yemeyecek, leşine dokunmayacaksınız.
Yeşaya.65=4:Mezarlıkta oturur, gizli yerlerde geceler, domuz eti yerler; Kaplarında haram et var.
Yeşaya.66=17:"Bahçelere girmek için kendilerini arıtıp kutsayanlar, domuz, fare ve öteki iğrenç hayvanların etini yiyenlerin ortasında duranı izleyenler hep birlikte yok olacaklar" diyor Rab.
Her tür leş, her tür kesilmeden ölmüş hayvan, her tür iki gelişmiş köpek dişli etçiller, özellikle de domuz ve köpek. Bu arada yırtıcı kuşlar. Bir de eşek."Tevrat’tan daha eski olan Sabiîlikte de harammış domuz eti. Ve Turan Dursun’un ünlü antik tarihçi Heredot’tan aktardıkları önemlidir, totemizm yanında bu gibi inanışlar dolayısıyla da yasaklar getirilebiliyordu eskiler tarafından, ne yiyilip ne içileceğine, nasıl davranılacağına dair. Domuzla ilgili sevimsiz hikayeler Yunan mitolojisinde de vardır. Bereket Tanrısı Adonis’in sevilmeyen bir Tanrı olan savaş Tanrısı Ares’in gönderdiği bir domuz tarafından öldürüldüğüne inanılıyordu eski Yunan’da. Hikaye şöyle:
Sabilikte, bunlar, önemli "yasak"lardır.
Bunlar, İslam’da da "haram"dırlar. Aynen!.. Mâide Suresi'nin 3. ayetinde şöyle denir:
"Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilenler, kesemediklerinizden; boğulmuş, bir yerine vurularak öldürülmüş, düşüp yuvarlanarak ölmüş, başka bir hayvan tarafından sürülerek öldürülmüş ve yırtıcı hayvan tarafından, parçalanmış olanlar, dikili taşlara (putlara) kesilenler size haram kılındı..."
Sabilikte yenmeleri yasak olan kimi hayvanlar, Yahudilikte de önemli yasaklar arasında görülür.Örneğin: Domuz. Tevrat'ın Levililer ile (11:7). Tesniye (14:8) bölümlerinde şöyle denmekte: "Ve domuzu. Çünkü çatal ve yarık tırnaklıdır fakat, geviş getirmez. O size murdardır..."
Herodot'un anlattığına göre; domuz, Mısır'da Tanrı Osiris'in düşmanı olan bir başka Tanrı'nın hayvanıydı. O Tanrı'ya da "domuz" denirdi. Gecenin ve kötülüklerin Tanrısıydı o. Mehtaplı gecelerde, ona domuz kurban edilirdi, bu törenlerde eti de yenirdi.
İbn Nedim'in anlattığına göre de; Sabiîlerin de "yılda bir günleri vardı ki, o gün kurban olarak Tanrılarına domuzları sunarlardı. Yalnızca o gün için, domuzların etinden yerlerdi."
"Domuz etini yeme yasaklığı"nın çok eski çağlara dayandığı bir gerçek.
…Gerçek şu: Bilindiği gibi; ilkel toplum yapısındaki "din"ler arasında "Totemcilik" (Totemizm) de bulunur. İlkel topluluk (klan) üyeleri, bir "hayvan'la da aralarında "yakınlık" bağı kurmuşlardır. Bu topluluk insanlarına göre: Söz konusu hayvan, insanüstü güç yüklüdür ve "topluluktakileri korur'. İşte "bu hayvan öldürülemez ve bu hayvanın eti yenmez." Domuz da, bu tür hayvanlardan biridir işte.(138)
Adonis yakışıklı ve genç bir bereket tanrısıdır. Annesi olan Asur prensesi Myrrha geçmişte Aphrodite’den daha güzel olduğunu söylemiş ve tanrıça da ceza olarak onu babasıyla cinsel ilişkiye girmek durumunda bırakmıştır. Vicdan azabı çeken Myrrha bir mür ağacına dönüşür. Aphrodite bu ağaçtan doğan Adonis’i güvenliği için Persephone’nin yanına gönderir. Her iki Tanrıça da Adonis’i sever; ama kıskanç Ares bir yabandomuzu göndererek onu öldürtür.(139)Yani bu tür inanışlardan dolayı domuza kin güdülmüş ve çok eski çağlardan beri yasaklanmıştır, pis sayılmıştır. Kötü tanrıların hayvanı olduğuna ve iyi tanrıları öldürdüğüne inanılması bu yasağın kaçınılmaz bir sonucudur. Şimdi ki dinler de bu yasağı devam ettiriyorlar. Her şey bundan ibaret, mucizecilere biraz daha araştırmacı olmalarını öneriyorum.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
138Turan Dursun, Kutsal Kitapların Kaynakları I-II-III, s.96,97.
139NTV Yayınları, Mitoloji, s.143.