Kanın Yasaklanmasının Hikmetleri
Mucize İddiası:
Kur’an’ın %90ı Tevrat ve geleneksel Yahudi inanışlarının derlenmesiyle oluşturulmuştur. Kanın yasaklanması da Kur'an'a yine Musevilikten girmiştir.Yahudilerin bu konuda çok katı kuralları vardır. Bir etin kaşer(helal) olabilmesi için kandan tamamen arındırılması gerekir. Eti kandan arındırmak için de Yahudilerin bir dolu tekniği vardır. Şimdi söz konusu Tevrat ayetlerine bakalım:
Mezopotamya yaratılış mitlerinin farklı versiyonları vardır. Bu mitlere göre insana tanrısal kan, tanrısal tükürük ya da tanrısal nefes ile hayat verilir, bunlarla cansız kil ete kemiğe büründürülür, canlandırılır. Tevrat kan ve tanrının üflediği hayat nefesi mitlerini barındırır, tanrısal nefes miti Kur’an’da da vardır, Allah’ın cansız toprağı nefesini üflemesiyle canlandırdığına inanılır, ruh buradan gelir. Ama konumuz değil, zaten çoğunluk bilir bunu ayet vermeyeceğim o yüzden.
Şimdi kan mitine geri dönecek olursak; bu mite göre -ki yaratılış versiyonlarından sadece biridir- insanlar boğazlanmış bir Tanrı'nın kanıyla karıştırılmış kilden yaratılmıştır.Bu kan insana Tanrısallık verir, yani ruh. Bununla ilgili Mezopotamya’dan bir mit örneği vermek isterim:
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
136NTV Yayınları, Mitoloji, s.23.
137Turan Dursun, Kutsal Kitapların Kaynakları I-II-III, s.98.
O, size ölüyü (leşi)- kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilmiş olan (hayvan)ı kesin olarak haram kıldı. Fakat kim kaçınılmaz olarak muhtaç kalırsa, taşkınlık yapmamak ve haddi aşmamak şartıyla (ölmeyecek oranda yiyebilir), ona bir günah yoktur. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.Reddiyem:
(Bakara Suresi, 173)
Allah'ın kanı insanlara haram kılmasının hikmetleri 20. yüzyıl bilgileri ile ortaya çıkmıştır. Kan sindirim esnasında emilen protein, şeker, yağ gibi maddelerle, vitamin, hormon ve oksijeni hücrelere taşıyarak canlılığın devamını mümkün kılar. Diğer taraftan vücuttan atılması gereken çeşitli zehirli maddeler, zararlı atıklar da kan yoluyla taşınır. Bu bakımdan kanın en önemli görevlerinden biri de üre, ürik asit, keratin ve karbondioksit gibi hücrelerden gelen atıkları taşımaktır.
Allah'ın bu emrine uyarak, insan o dönem için hikmetini kavramadığı bir zarardan korunmaktadır. Allah'a inanıp güvenerek, O'nun emir ve yasaklarını uygulayanlar hem ahiretleri açısından hayırlı bir yaşam sürerler, hem de Allah'ın koruması ve sonsuz rahmeti altında yaşarlar.
Kur’an’ın %90ı Tevrat ve geleneksel Yahudi inanışlarının derlenmesiyle oluşturulmuştur. Kanın yasaklanması da Kur'an'a yine Musevilikten girmiştir.Yahudilerin bu konuda çok katı kuralları vardır. Bir etin kaşer(helal) olabilmesi için kandan tamamen arındırılması gerekir. Eti kandan arındırmak için de Yahudilerin bir dolu tekniği vardır. Şimdi söz konusu Tevrat ayetlerine bakalım:
Levililer.3=17:Hayvan yağı ve kan yemeyeceksiniz.Yaşadığınız her yerde kuşaklar boyunca bu kural hep geçerli olacak.Görüldüğü üzere Tevrat kanı kesin bir dille yasaklamakta. Bu yasağın nedeni olarak da şunu gösteriyor; “çünkü ete can veren kandır”. Yani kan ete can verdiği için yasaklanmış, kanın bir nevi “ruh” görevi gördüğüne inanılıyor. Tevrat’ta barınan çoğu inanç gibi bu da Mezopotamya mitlerinden alıntıdır. Yani Mezopotamya’dan Tevrat’a, Tevrat’tan Kur’an’a geçmiştir.
Levililer.7=26-27:Nerede yaşarsanız yaşayın, hiçbir kuşun ya da hayvanın kanını yemeyeceksiniz. Kan yiyen herkes halkımın arasından atılacak.
Yasanın Tekrarı.12=23-24-25:Ama kan yememeye dikkat edin. Çünkü ete can veren kandır. Etle birlikte canı yememelisiniz. Kan yememelisiniz; kanı su gibi toprağa akıtacaksınız. Kan yemeyeceksiniz. Öyle ki, size ve sizden sonra gelen çocuklarınıza iyilik gelsin. Böylece Rab'bin gözünde doğru olanı yapmış olursunuz.
Mezopotamya yaratılış mitlerinin farklı versiyonları vardır. Bu mitlere göre insana tanrısal kan, tanrısal tükürük ya da tanrısal nefes ile hayat verilir, bunlarla cansız kil ete kemiğe büründürülür, canlandırılır. Tevrat kan ve tanrının üflediği hayat nefesi mitlerini barındırır, tanrısal nefes miti Kur’an’da da vardır, Allah’ın cansız toprağı nefesini üflemesiyle canlandırdığına inanılır, ruh buradan gelir. Ama konumuz değil, zaten çoğunluk bilir bunu ayet vermeyeceğim o yüzden.
Şimdi kan mitine geri dönecek olursak; bu mite göre -ki yaratılış versiyonlarından sadece biridir- insanlar boğazlanmış bir Tanrı'nın kanıyla karıştırılmış kilden yaratılmıştır.Bu kan insana Tanrısallık verir, yani ruh. Bununla ilgili Mezopotamya’dan bir mit örneği vermek isterim:
Babil Atramkhasis efsanesi “inuma ilu av-ilu”(“tanrılar insanken”) sözleriyle başlar. Efsanenin konusu tanrıların ve insanların yaratılışları, görevleri ve birbirleriyle ilişkileridir. Anlatımın kendisi bile tanrılara özgü bir şeyin(ilu) insanlarda da mevcut olduğu(av-ilu) inancının ipucunu verir. Buna göre insanlar, asi bir bilgi tanrısına ait kanla karıştırılmış kilden yaratılmıştır. Böylece insanların tanrısal kavrayış yeteneğini paylaştıkları ve ölümsüz bir şey yani ruh kazandıkları söylenir. (136)Tevrat’ın “ete can veren kandır” demesi bu yüzdendir işte, bu mitlerle beslenir Tevrat. Kur’an da bu mitlerden etkilenmiştir, yani ortada mucize yok. Bir de bu konuyla ilgili olarak Turan Dursun’dan bir alıntı yapmak istiyorum, şunları söylüyor:
Tevrat'ta da Kur’an'da da, yenmesi yasak olanlar sayılırken, "domuz eti"yle birlikte "kan" da yer alır. "Kan" ise, ilkellerdeki bir "canlıcılık (animizm) yasağı"dır. Böyle olduğuna Tevrat'ın anlatımında da ipucu var: Örneğin Levililer bölümünde, Yahudi Tanrısı şöyle der: "İsrailoğullarına dedim ki, hiçbir çeşit etin kanını yemeyeceksiniz. Çünkü her çeşit etin canı, onun kanıdır, onu yiyen, (topluluk dışına) atılacaktır..." (17:14)(137)Turan Dursun’un bu tespiti, tabiri caiz ise “cuk” oturmuştur. Babil mitinden de bu anlaşılmaktadır.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
136NTV Yayınları, Mitoloji, s.23.
137Turan Dursun, Kutsal Kitapların Kaynakları I-II-III, s.98.