Kan Dolaşımı ve Sütün Oluşumu

Mucize İddiası: 
Elbette hayvanlarda da sizin için ibretler vardır. Size onların karınlarında sindirilmiş gıdalar ile kanın arasından, halis, boğazınızdan kolaylıkla kayan bir süt içirmekteyiz.  
16- Nahl Suresi 66  
Keçinin, koyunun, ineğin ot yediğine hepimiz tanık oluruz. Çoğu zaman süt içerken, bu sütten imal edilen tereyağını, yoğurdu, peyniri tüketirken koyunun yediği otla bu nimetler arasında hiç bağlantı kurmayız. Oysa Allah bu hayvanlara otu yedirtmekte ve vücutlarında bu otu değişime uğratarak, beslenmenin en temel gıdalarından olan sütü yaratmaktadır.   
Yukarıda incelediğimiz ayet mucizevi bir ifadeyle hayvanın vücudunda sütün, sindirilmiş gıdalardan ve kandan ayrışarak oluştuğuna işaret etmektedir. William Harvey Peygamberimiz’in vefatından 1000 yıl kadar sonra kan dolaşımını keşfetti. Peygamberimiz’in yaşadığı dönemde kanın, sindirilmiş gıdalardan ayrışmış besinleri meme salgı bezlerine taşıdığı, meme salgı bezlerinin ise kendilerine ulaşan bu ham maddeleri işleyerek süt ürettiği bilinmemekteydi.  
En başta ot olarak alınan ham madde, vücutta sindirilmiş gıda ve kan olmakta, daha sonra ise meme bezleri Dünya’nın en mükemmel, rafine edilmiş, lezzetli ürününü bunlardan oluşturmaktadır. Kuran böylelikle hem kendi döneminde bilinmeyen gerçeklere parmak basmış, hem de insanların gözlerinin önüne bir ibret tablosunu sermiştir.  
Kan, diğer organlara olduğu gibi, sütün üreticisi olan meme salgı bezlerine de sindirilmiş gıdalardan oluşan maddeleri toplar ve taşır. Bu sürecin oluşumu, kanın ince bağırsak muhtevası ile bağırsak duvarı düzeyinde bir araya gelmesi sayesinde olur. Bağırsakta, sindirilmiş gıdaların gerekli kısımları emilmekte ve buradan sonra bu gıdalar yollarına kanla devam etmektedir. Bu bilgiler biyoloji, kimya ve sindirim fizyolojisindeki gelişmelerle elde edilmiştir. Peygamberimiz’in yaşadığı 600’lü yıllarda bu bilgiler bilinmemektedir. 
Reddiyem: 

İlgili ayetle sütün oluşumu arasında bağ kurabilmeleri çok ilginç gerçekten. Zorlamada sınır tanımıyorlar “maşallah”. Peki, soralım –organların dışında- hayvanların karınları ne ile doludur? Bir hayvan kesildiğinde karnı dahil her yerinden kan fışkırdığına göre? Ve bağırsaklarının da dışkılarla dolu olduğu görüldüğüne göre? Kan ile dışkı doludur değil mi?

Bunda anlaştığımıza göre şu soruyu soralım şimdi de; içilebilir, ferahlık verici süt, ayetin “yanlış” ifadesine göre hayvanların karınlarından geliyorsa, kan ve dışkılarla karışmadan nasıl oluyor da tertemiz, içilebilir şekilde bu hayvanlardan çıkabiliyor? İşte ayet bu soruya cevap veriyor, bunu da bilimselliğe ters –sütün oluşumuyla ilgili süreçlerden habersiz- bir şekilde tanrıya bağlıyor ve diyor ki, “size öyle pis bir yerden, kandan ve dışkıdan ayrı olarak temiz süt çıkarıyoruz (bu süt aynı yerde bulunmalarına rağmen kanla veya dışkıyla karışmıyor)”. Adeta kan, dışkı ve sütün arasına bir perde çekiyor ve bunların karışmasını önlüyor diyor. Zira karışsalardı, çıkan süt böyle temiz ve içilebilir olmazdı, dışkıdan farksız olurdu.

Bu ayette bilimsel bir hata da bulunmakta, mucizecilerden sütün oluşumuna dair bilimsel açıklamayı alıntılayalım:
En başta ot olarak alınan ham madde, vücutta sindirilmiş gıda ve kan olmakta, daha sonra ise meme bezleri Dünya’nın en mükemmel, rafine edilmiş, lezzetli ürününü bunlardan oluşturmaktadır. Kuran böylelikle hem kendi döneminde bilinmeyen gerçeklere parmak basmış, hem de insanların gözlerinin önüne bir ibret tablosunu sermiştir. 
Mucizecilerin kendileri demektedirler sütün “meme bezleri”nde oluştuğunu. Meme bezlerinin ise ne karınla, ne bağırsaklarla ne de dışkı ile bir bağlantısı yok, zaten sütün kan ve dışkı ile karışması söz konusu olamaz. Kur’an’ın yazarları gerçekten sürün nasıl oluştuğunu, nerede oluştuğunu bilselerdi, böyle bir ifade kullanmazlardı. Kan çeşitli maddeleri süt bezlerine taşır ve bu maddeler burada çeşitli işlemlerden geçerek süte dönüştürülür. Dolayısıyla Kur’an’da böyle denmesi bilimsel mucize olmaktan ziyade bilimsel bir çelişkidir. Anlaşılan Kur’an’ın yazarları sütün “karın”da biriktiğini sanıyorlardı. Kan ve dışkı ile aynı ortamlarda bulunmasına rağmen bunlara karışmadan, bunlardan bağımsız bir şekilde, tertemizce hayvanın memesinden çıkmasının nedeni olarak da Allah’ın özel olarak bunları ayırdığını sanıyorlardı.

Yalnız mucizecilerden alıntıladığım bilimsel bilgide de çarpıtma görülüyor, şöyle diyorlar; …vücutta sindirilmiş gıda ve kan olmakta… bunlardan oluşturmaktadır

Hâlbuki süt sindirilmiş gıdalardan oluşmaz. Mucizeler böyle diyerek ayetteki ilgili kelimeye verdikleri anlama(sindirilmiş gıdalar) bağlı bir mucize daha üretmeye çalışıyorlar. Süt gıdalardan kana karışan maddelerin süt bezlerinde bir takım işlemlerden geçmesiyle oluşur. Mucizecilerin ayette “dışkı” manasına gelen kelimeye neden “sindirilmiş gıdalar” anlamını yükledikleri de daha iyi anlaşılıyor böylece. Evet dışkı sindirilmiş gıdalardır, mucizecilerin verdikleri meal doğrudur fakat mucizeciler kelimeye “dışkı” manasını verselerdi, başta belirttiğim iddialarını bunun üzerine kuramazlardı, kolayca göze çarpardı. Şimdi mucizecilerden alıntıladığım bilimsel bilgiyi tekrar alıntılıyım ve “sindirilmiş gıdalar” ifadesini “dışkı”ya dönüştüreyim, daha iyi anlayacaksınız böylece beni:
 En başta ot olarak alınan ham madde, vücutta dışkı ve kan olmakta, daha sonra ise meme bezleri Dünya’nın en mükemmel, rafine edilmiş, lezzetli ürününü bunlardan oluşturmaktadır.   
Görüldüğü üzere “sindirilmiş gıda” denildiğinde gözden kaçabiliyor ama “dışkı” denildiğinde gözden kaçmıyor, açıkça kelime oyunu oynuyorlar. Yanlış görmediniz, mucizeciler açıkça sütün “dışkı”dan ve “kan”dan oluştuğunu söylemekte. Gerçekte hayvanların tükettikleri besinlerdeki maddeler kan yoluyla süt bezlerine ulaştırılıp, buralarda süte dönüştürülürken, mucizeciler direk olarak kanın ve dışkının meme bezlerinde süte dönüştürüldüğünü söylüyorlar. Dışkı demek “vücudun bütün gerekli maddeleri almasından sonra geriye kalan işe yaramaz besin artıkları” demektir. Bu nedenle de bu artıklar boşaltım yollarından dışarıya atılır. Yani bir besin “dışkı” olmuşsa, sütün oluşumu vb. için gerekli olan bütün maddeler o besinden çoktan alınmış demektir. Artık onda vücuda yararlı olabilecek hiçbir madde bulunmaz, hepsi vücudun belli bölgelerine alınmıştır. Diyanet İşlerinin mealini vereyim bir de;
Şüphesiz (sağmal) hayvanlarda da sizin için bir ibret vardır. Onların karınlarındaki fışkı ile kan arasından (süzülen) içenlere halis ve içimi kolay süt içiriyoruz. 
Bilindiği gibi fışkı, dışkı demektir. İnternetten bütün mealcilerin meallerine bakabilirsiniz, hepsi ayeti bu şekilde çevirmiştir. Başka bir mana çıkarılmaması için, ilgili kelimenin kesinlikle “dışkı” manasına geldiğini göstermek ve bu tür kelime oyunlarına kanılmaması için verdim bu meali yoksa dediğim gibi mucizecilerin verdikleri meal de doğrudur. Son olarak da Taberi’nin tefsiriyle bu reddiyemi sonlandırmak istiyorum;
Sizler için hayvanlarda da ibret vardır. İşkembelerindeki yem artıklarıyla, kan'dan meydana gelen, saf, içenlerin boğazından kolaylıkla geçen bir süt içiririz, Allah teala bu âyet-i Kerimede de, gökten indirdiği yağmurlar vasıtasıyla, yeryüzünde biten çeşitli bitkilerle beslenen hayvanlardan, insanoğlu için nasıl lezzetli bir içecek yarattığını beyan ediyor ve bunun, tesadüfen meydana gelmediğini, kendisinin kudret ve takdiriyle meydana geldiğini, kulların, bunları düşünerek, şükretmeleri gerektiğini açıklıyor.  
Adı geçen içilecek şey, süt'tür. Yüce mevlanın da ifade buyurduğu gibi bu içecek, hayvanın vücudunda bulunan, kan, pislik ve benzeri şeylerin arasından çıktığı halde bunlardan hiçbir şey ona karışmamaktadır. Ve saf, tertemiz bir şekilde hayvanın memesinden çıkmakta ve içenlerin boğazından kolaylıkla kayıp geçmektedir.(113) 
Sonuç olarak bu iddia da hem anlamsal(ayetin kendisinden iddiaya dayanak çıkmamakta) hem de bilimsel olarak kesinlikle yanlıştır. Aksine Kur’an burada bilimle çelişkiye düşmüştür.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

113Taberi, Camiül Atyan Fi Tefsiril Kur'an, Nahl Suresi, 66. Ayetin Tefsiri.