Fotosentezin Sabah Vakti Başlaması

Mucize İddiası:
Ve nefes almaya başladığı zaman sabaha.  
                                                          81- Tekvir Suresi 18  
Nefes alıp verme süreci, yani solunum, en basit şekliyle bir canlının oksijen alıp karbondioksit vermesi şeklinde tanımlanabilir. Peki, nefes almayla sabahın ne bağlantısı vardır acaba? Neden bu iki kavram ayette bir araya getirilmiştir? Sabahleyin geceden farklı birşey mi olmaktadır?  
Bitkilerdeki fotosentezin bilinmediği dönemlerde bu soruları sorsaydınız, sorularınız cevapsız kalırdı. Bitkiler topraktan aldıkları suyu, havadan aldıkları karbondioksit ile birleştirerek, şeker ve nişasta benzeri karbonhidratlara ve oksijene dönüştürür. Fotosentez denen bu süreçte oluşan yüksek enerjili besinler dokularda depolanırken, oksijen dışarı atılır. Kısacası fotosentez, solunum ile tam ters yönde oluşan bir metabolizma olayıdır. Solunumda karbonhidratlar oksijen ile birleşerek, su ve karbondiokside parçalanır. Demek ki solunum tepkimelerinin son ürünleri, fotosentezin ilk maddeleridir.  
Ama bu olay yalnız ve yalnız gündüzleri gerçekleşmektedir. Fotosentez ışık enerjisine bağlıdır ve karanlıkta gerçekleşemez. Yani ayetin ifade ettiği "sabah" vaktinde ışıklar ortaya çıkınca, "nefes almanın" şartı olan oksijen, bitkiler tarafından dışarı verilmeye başlar. Böylece ayetin ifade ettiği "nefes alma" ve "sabah vakti" arasındaki bağlantının mucizeviliği ortaya çıkmaktadır.  
Kuran’ın indiği dönemde insanların ne fotosentezden, ne Atmosfer’deki oksijenin ve karbondioksitin dönüşümünden, ne de Güneş’in ışıkları sayesinde tüm bu olayların gerçekleştiğinden haberleri vardır. Kuran, indiği dönemdeki insanların bilgi seviyesiyle bilinememesine rağmen sabah vakti ile nefes alma arasında bağlantı kurarak, mükemmelliğini bir kez daha göstermekte, insanları bir kez daha kendine hayran bırakmaktadır.  

Reddiyem:

Bu iddia en komiklerinden. İddia sahipleri hayatlarında hiç “mecaz” diye bir şey duymamışlar mı acaba? Burada mecazen “sabah olduğu zaman” denmek istenmiştir. Sabahın nefes almaya başlaması “günün ağarması, Güneş’in ışınlarını dünyaya göndermeye başlaması” demektir. Aslında bunun için tefsir vermeye gerek yok fakat ben yine de vereyim, Elmalılı şöyle diyor bu ayetin tefsirinde;
Teneffüs ettiği an sabaha yemin ederim. Sabahın teneffüsü de, "açtığı zaman." (Müddessir, 74/34) âyetinde belirtildiği gibi açılmağa başladığı sıradır ki tatlı tatlı esen sabah rüzgarının hoşluğuna da işaret eder. Bunun gece sıkıntısını yok eden bir müjde ifade ettiğinde ise kuşku yoktur. Bu şekilde bu yeminlerde Hz. Peygamber (s.a.v)'e ve müslümanlara "Kuşkusuz ahiret senin için dünyadan daha hayırlıdır." (Duha, 93/4) âyetinin mânâsı üzere iyi bir son vaad ve müjde edilmektedir. Bu, dünya onlar için sabaha yönelmiş bir gece ve herkesin ne hazırlamış olduğunu bileceği o kıyamet vakti böyle gelmekte olan bir sabah demek olduğunu müjdelemektedir.(111) 
Dileyen istediği tefsire bakabilir, hepsi böyle tefsir etmiştir, bunu anlamak için tefsire bile gerek yok. Demek ki iddiacılar “mecaz”dan bile habersizler. Vehbe Zuhaylı ise ayet hakkında şunları söyler:
"Nefes almaya başladığı zaman sabaha" cümlesinde istiare vardır. Gündüzün yönelmesi ve ışığın yayılmasını hava esintisine benzetmiş, nefes alma sözünü, karanlık geceden sonra gelen gündüz için kullanılmıştır.(112) 
İşin aslı tefsirlerde güzelce açıklanmıştır, bunlardan başkası yoktur. Bu mecaz gece için bile kullanılabilir, “gece nefes almaya başladı” denilerek…  

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

111Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, Tekvir Suresi, 18. Ayetin Tefsiri.
112Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Tekvir Suresi, 18. Ayetin Tefsiri.