Direksiz Yükselmiş Gök

Mucize İddiası: 
Allah, şu gördüğünüz gökleri direksiz yükseltendir…  
                                                                            13-Rad Suresi 2      
Kuran’ın, Peygamberimiz dönemindeki bilgi seviyesiyle söylenmesi mümkün olmayan bilimsel gerçekleri söylemesi, mucizevi yönlerinden biridir. Bu kitabımızda bu mucizeleri göstermeye çalışırken, daha çok son yüzyılda veya son yüzyıllarda ancak anlaşılabilen bilimsel gerçeklerin, 1400 küsür yıl önce söylendiğine yer verdik. Peygamberimiz dönemindeki araştırmalarla, gözlemlerle bilinmesi imkansız olan bilgilerden biri yukarıdaki ayetteki ifadedir. Fakat bu gerçek diğer başlıklarımızdaki konular gibi son asırlarda keşfedilen bir olgu değildir. İnsanlar çok uzun zaman önce gökyüzünün direkler üzerinde yükselmediğini öğrendiler. Fakat Kuran’ın indiği dönemde, toplumun böyle bir ortak kanaati yoktu. Kuran’ın indiği dönemden sonra bile gökyüzünün Dünya’nın iki ucundaki dağlara yaslandığı fikrine inananlar vardı.  
Bu yüzden gökyüzünün direkler üzerinde yükseldiği veya yükselmediği iddiası Peygamberimiz’in içinde bulunduğu dönem için belirsiz, bilinemez, ispatlanamaz bir iddiadır. Kendi döneminde bilinmeyen ve şüpheli bir konuyu, doğru olarak açıklaması Kuran’ın bir mucizesidir. Kuran’ın belirttiği bu gerçek, Peygamberimiz’in zamanında ispatlanamadığı için, Kuran’daki bu ayetin varlığı Peygamberimiz’e bir avantaj sağlamamaktadır. Hatta bu ayet, o dönemde ispatlanamaz olduğu için bu ayetin ifadesi yüzünden Kuran’a itirazlar yöneltilmiş olması da mümkündür. Kuran’ı Peygamberimiz’in yazdığı iddiasını ileri sürenlerin, Peygamberimiz’in dönemindeki kanaatlere karşın Kuran’da niye böyle bir ifade geçtiğini açıklamaları mümkün olmayacaktır. 
http://www.mucizeler.com/2011/03/direksiz-yukselmis-gokyuzu/ 
Reddiyem:

Görüldüğü gibi iddia sahipleri, iddialarının geçersizliğini itiraf eder gibi bir durumdalar. O dönemde ve daha önceki dönemlerde göklerin direksiz olduğunu savunanların olduğu kesin. Fakat Kur’an birçok görüşten bu görüşü benimsediği için, mucize yaratmış oluyormuş. O halde antik dönemlerde bu görüşü benimseyen herkes peygamber olmuş oluyor herhalde!


Üstelik ayeti; "direkler var ama göremiyoruz" diye yorumlayanlar da olmuştur, yani ne anlatılmak istendiği tam belli değildir, artık isteyen istediği yorumu seçsin! Kurtubi ilgili ayetin tefsirinde bu görüşleri şöyle sıralıyor;
Gördüğünüz şekilde direksiz" anlamındaki buyruk ile il­gili iki görüş vardır.  
Birincisine göre; bu gökler sizin de onu gördüğünüz şe­kilde direksiz olarak yükseltilmiştir. Bu açıklamayı Katâde, İyas b. Muaviye ve başkaları yapmıştır.  
İkinci görüşe göre ise; bu göklerin direkleri olmak­la birlikte, biz bu direkleri göremiyoruz.

İbn Abbas der ki: Bu göklerin Kaf dağı üzerinde direkleri vardır. Bu gö­rüşe binaen şöyle demek de mümkündür:  
Direklerden kasıt gökleri ve yeri kendisiyle tuttuğu kudretidir ve biz O'nun kudretini göremeyiz. Bu açıkla­mayı da ez-Zeccâc nakletmiştir. Yine İbn Abbas, bu direk rnü'minin tevhidi­dir demektedir. Göğe kâfirin küfründen dolayı parçalanmaya yüz tutması üze­rine direkler konulmuştur. Bu açıklamayı da el-Gaznevî nakletmektedir. Şair Nâbiğa der ki:

"(Ve Allah Hz. Süleyman'a şöyle de demişti:) Ve cinleri emrine müsahhar kıl,
Çünkü Ben onlara izin verdim;
Tedmür'ü oldukça enli, ince taşlarla ve direklerle bina etmelerine."
Görüldüğü gibi, ayetlerde aslında ne denilmek istendiği belli değildir, farklı görüşler vardır. Daha ayetin ne anlattığı bilinememesine rağmen, mucizecilerimiz ayete mucizelerden  bir mucizedir demekteler. Dürüstlükten ölecekler neredeyse!

Öte yandan Kur’an’ın da “direksiz gök” modelini benimsediğini farz edersek, Kur'an ayrıca desteklenmediği takdirde “göğün yere düşeceği” görüşünü de benimsemiştir. Gök direksizdir ama Allah tutmasa yere düşecektir, direklerin görevini Allah üstlenmiştir. Buna örnek bir ayet:
Görmüyor musun ki, Allah bütün yerdekileri ve emri uyarınca denizde akıp gitmekte olan gemileri sizin hizmetinize vermiştir. İzni olmaksızın yerin üzerine düşmesin diye göğü O tutuyor. Şüphesiz ki Allah, insanlara karşı çok esirgeyici, çok merhametlidir.(Hacc Suresi, 65)  
Bu ayetin bir benzerini mucizeciler de vermiştir zaten, Kur’an’ın göğü budur, yer üzerine yükseltilmiş Allah tutmasa düşecek olan bir tavan. Büyük ihtimalle kıyamette Allah bırakacaktır ve gök üzerimize düşecektir.

Mucizeden ziyade bunların da mitolojik, ilkel bilgiler olduğu belli. Örneğin Tanrı'nın göğü tutması olayı Yunan mitolojisinde de vardır, Atlas'ı ve Zeus'un ona verdiği "göğü taşıma" cezasını duymuşsunuzdur, duymadıysanız şu linkten okuyun;



Gördüğünüz gibi, durumlar bundan ibaret. Kur'an'a göre de gök direkli, Allah'ın tuttuğu katı bir cisimdir. 

Gerçekte ise gök ne yükseltilmiştir ne de birileri tutmasa yere düşer. Mucizecilerin iddialarını bina ettikleri ayetin kendisi zaten bilim dışıdır “direksiz olarak yükseltilmiş” deniliyor, yükseltilmiş. Kur’an’ın benimsediği görüş budur, bunu diğer iddiaları çürütürken de açıklamıştım. Buna göre dünya ve gök aynı anda yaratılmış ama bitişiklermiş, sonra Allah göğü dünyadan kaldırmış, yükseltmiş. Halbuki, göğün yükseltildiği bir zaman hiç olmamıştır. Dünya bu sınırları bilinmeyen evrende oluşmuş bir noktadır. Yine mucize diye yutturmaya çalıştıkları bu ayetinde çelişkili olduğunu görüyoruz.

Sonuç:

• Göklerin direksiz olduğu bilinemeyecek bir şey değildir, insanlık tarihi boyunca göğe direkli de denilmiştir, direksiz de. Kimisi de “düşmesin diye Tanrı tutuyor” demiştir. Bunların hepsi de ilkel evren algısından kaynaklanır, ha direkli denmiş, ha Allah tutuyor, bunlar arasında bir fark yoktur, ikisi de tutmasa gök yere düşecektir.

• Direksiz gök modeli sunan daha eski düşüncelerin olduğu bizzat mucizecilerimiz tarafından zaten kabul ediliyor, dolayısıyla bu mucize olsaydı bile Kur'an'ın değil, ondan eski kaynakların mucizesi olurdu.