Tevrat,Zebur ve İncil'den Mucizeler

Yaptığım araştırmalar sonucu İslamcıların çoğu mucize iddiasının Tevrat,İncil ve Zebur kaynaklı olduklarını gördüm.Ve yazımı paylaşmak istiyorum,belki yararlı olabilir. 


Denizlerin Karışmaması

Tevrat - Vai.1: 7 Bütün ırmaklar denize akar, Yine de deniz dolmaz. Irmaklar hep çıktıkları yere döner. 

Bu ayet denizlerin birbirine karışmamasına işaret ediyor.Irmakların denize akıp,çıktıkları yere geri dönmesi demek; ırmak suyunun deniz suyuyla karışmayıp,deniz suyundan ayrı olarak tekrar çıktığı yere dönmesi demektir.Yinede deniz dolmaz demesi zaten karışmadığını açıkça belirtiyor,eğer karışsaydı deniz suyu miktarı artardı.

Kur'an elbetteki bunu ya Tevrat'tan ya da herhangi bir kaynaktan alıntılamış olmalıdır,çünkü Kuran'dan binlerce yıl önce bilinen birşey.


7 Kat Gök

İncil ve Tevrat'da gök kelimesi çoğunlukla çoğul olarak(gökler) geçer.Aslında bu göğün taa binlerce yıl önce katmanlaştırıldığına kanıttır.Yoksa tek gök var neden ''gökler'' diye çoğul ifade edilsinki?Peki bu 7 nedir,neden 7 rakamı?Bunun cevabını İncil'de bulabileceğimize inanıyorum:

7 bir tür uğurlu rakam olabilir.Bu rakamı çoğu şeyde görebiliriz.Örneğin:

1.Gökkuşağı 7 renktir.
2.Gözle görülebilen 7 gökcisminin her birinin arasındaki mesafeye ''1 kat'' demişlerderir ve 7 kat gök inancı doğmuştur.

Daha birçok şeyde görebiliriz bu 7 rakamını şimdilik aklıma başka gelmedi,İncil'de 7 rakamına bakalım o zaman daha anlaşılır olacak:

1. Vahiy.5: 1: 7 Mühürlü tomar(Son mühür açılınca kıyamet kopar,Supernaturalde öyle görmüştüm :)

2.Vahiy.17:3 Yedi başlı canavar.

3.Vahiy.4: 5 Tanrı'nın 7 ruhu.

4.Vahiy.8: 2 Tanrı'nın 7 meleği.

5.İbraniler'e Mektup.4: 4 Tanrı yedinci gün dinlendi.

6.Tevrat - AMOS  : Amo.5: 8 Ülker ve Oryon Takımyıldızları 7 yıldızdan oluşur.(Bu Tevrat'tandı)

Ve daha birçok örnek verilebilir.Görüldüğü gibi 7 rakamına kutsiyet verilme olasılığı yüksektir.


Bakınız İncil'in şu ayetinde 3 kat gökten bahsediliyor:


 2. Korintliler 12:2 “On dört yıl önce alınıp üçüncü göğe götürülmüş bir Mesih izleyicisi tanıyorum. Bu, bedensel olarak mı, yoksa beden dışında mı oldu, bilmiyorum, Tanrı bilir.


Şimdi bunu şu ayetlerle birleştirelim ve kesin olarak İncil'de 7 kat gökten bahsedildiğini görelim:

Vahiy.10: 2-3 Elinde açılmış küçük bir tomar vardı. Sağ ayağını denize, sol ayağını karaya koyarak aslanın kükremesini andıran yüksek sesle bağırdı. O bağırınca, yedi gök gürlemesi dile gelip seslendiler.

Vahiy.10: 4 Yedi gök gürlemesi seslendiğinde yazmak üzereydim ki, gökten, "Yedi gök gürlemesinin söylediklerini mühürle, yazma!" diyen bir ses işittim

Kırmızıya boyadığım yerlere dikkat edin ''yedi gök gürlemesi''.İlk ayette 3 kat gökten zaten bahsediyor.Bu ayetle birleştirdiğimizde otomotaikmen,kesin olarak İncil'e göre göğün 7 kat olduğunu görüyoruz.7 tane gök olacakki 7 tanede gök gürlemesi olsun.Her göğe bir gürleme yani.Bir ayet daha:

Vahiy.21: 1 Bundan sonra yeni bir gökle yeni bir yeryüzü gördüm. Çünkü önceki gökle yeryüzü ortadan kalkmıştı. Deniz de yoktu artık.

Bu ayetin hikayesini bilmiyorum ama Muhammed'in Mirac'a yükselmesi gibi birşey olabilir.Sonuçta bir gökten diğerine geçişi anlatıyor.Açıkça göklerin kat kat olduğunu söylüyor.

Neyse uzun lafın kısası bu 7 gök binlerce yıl önceden bilinen bir şey. 

Yeryüzünün ve Dağların Temelleri

Nebe:(6-7) Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı?

Kuran'ın bu ayetinde dağların kazık gibi oldukları söyleniyor.Mucizeciler bu ayet için;önceden dağların bu yönü bilinmiyordu,dağların dışta kalan boyları kadar toprak altındada uzantıları var ve bu yönüyle yeryüzüne çivi gibi çakılı olduğunu söylüyorlar.Ve bunun Kur'an'dan önce bilinmediğini iddia ediyorlar.Tabi işkembeden sallamak kolay,bakınız Tevrat ve Zebur'dan birkaç ayet:

Tevrat - Mik.6: 2 Ey dağlar ve yeryüzünün sarsılmaz temelleri, RAB'bin suçlamasını dinleyin. Çünkü RAB halkından davacı, İsrail'den şikâyetçi.

Zebur-Mez.18: 7 O zaman yeryüzü sarsılıp sallandı, Titreyip sarsıldı dağların temelleri, Çünkü RAB öfkelenmişti.

Tevrat -Yas.32: 22 Çünkü size karşı öfkem ateş gibi tutuşup.Ölüler diyarının derinliklerine dek yanacak.Yeryüzünü ve ürününü yutup yok edecek.Ve dağların temellerini tutuşturacak

Zebur - Mez.104: 5 Yeryüzünü temeller üzerine kurdun, Asla sarsılmasın diye.

Bu ayetlerde açıkça görülüyorki,dağların toprak altında kalan kısımları(temelleri) Kur'an'dan binlerce yıl önce bilinen bir gerçekmiş.Bilim Kur'an'ı doğruluyorsa,Tevrat'ı daha fazla doğruluyor demektir.Sadece dağların değil yeryüzünün temellerinden bile bahsedilmektedir.

Big Crunch:Evrenin Sonu

Bizim, göğü kitabın sahifelerini katlar gibi katlayacağımız gün, ilk yaratmaya başladığımız gibi, yine onu (eski durumuna) iade edeceğiz. Bu, Bizim üzerimizde bir vaiddir. Elbette, Biz yapıcılarız. (Enbiya Suresi, 104) 

Mucizeci Müslümanlar bunun bugünkü bilimin evrenin yokoluşuyla ilgili olan bir teorisiyle paralel olduğunu ve bu teorinin Kur'an'la doğduğunu söylüyorlar bu ayetleri referans alarak.Peki bu ayetin de İncil'den kopyalandığını bilselerdi naparlardı?Evet her zamanki gibi bu ayetler de İncil kaynaklıdır.İşte İncil'deki yeri:

Vahiy .6: 14 Gökyüzü dürülen bir tomar gibi ortadan kalktı. Her dağ , her ada yerinden sökülüp alındı.

Tomar dürülerek rulo biçimine getirilmiş kağıda denir.Ayette açıkça gükyüzünün kağıt gibi dürüldüğünden bahsediliyor.Bu ayet Kur'an'dan daha net bir şekilde Big Crunch'a işaret etmektedir.Zira teoriye göre gök balon gibi sönecektir kitap gibi katlanmayacak.Kağıdın dürülmesi balon gibi sönmeye daha yakındır.Muhammed'in tek yaptığı ''gökyüzü daha önceden yok olmadı kıyamette yok olacak'' düşüncesinden yola çıkarak bu ayeti kıyamete yormasıdır.Mucizeci Kahya'nın sitesinde bu mucize yalanının ballandırarak anlatışını ayrıntılarıyla bulmanız mümkündür,buyurun link:


Yağmurun Oluşumu



Eyüp 36=26:Evet, Tanrı öyle büyüktür ki, O'nu anlayamayız,varlığının süresi hesaplanamaz.


Eyüp 36=27:Su damlalarını yukarı çeker,buharından yağmur damlatır.

Görüldüğü gibi ayet açıkça,buharın yükselip yağmur olarak yere indiğinden bahsediyor.Çok net ve bilimsel bir şekilde yağmurun oluşumu anlatılmış.


Birde şu ayet varki bu su döngüsünden şöyle bahsediyor,karın bile oluşumunu anlatıyor:



Yeşaya 55=10:Gökten inen yağmur ve kar,
Toprağı sulamadan, yeri yeşertmeden,
Ekinciye tohum, yiyene ekmek vermeden
Nasıl göğe dönmezse,


Görüldüğü gibi yağmurun ve karın oluşumunu yine çok net ve bilimsel bir şekilde anlatmış.Halbuki Kur'an'da ''kar'' kelimesi bile geçmez.


Bulutların Ağırlığı


Ayet çok açık bir şekilde bulutların ağırlığından bahsetmektedir.Suların çok ağır olduklarını ve bu ağır suların bulutların içinde olduğunu ve doğal olarak bulutların da ağır olduklarını çok net bir şekilde anlıyoruz bu ayetten:



Eyüp 26=8: Bulutların içine suları sarar,


Bulutlar yırtılmaz onların ağırlığı altında.


Atomlar


İbraniler 11: 3 Evrenin Tanrı'nın buyruğuyla yaratıldığını, böylece görülenlerin görünmeyenlerden oluştuğunu iman sayesinde anlıyoruz.


Gerçekten de bütün görünenler çıplak gözle görülemeyen atomlardan oluşmuşlardır.Bu ayet açık bir şekilde tüm görünenlerin  atomlardan ve atomdan da daha küçük görülemeyen parçacıklardan oluştuğunu anlatıyor bizlere.

İncil'de Işık Hızı Mucizesi

Secde 5:Gökten yere kadar bütün işleri Allah yürütür . Sonra bu işler, süresi sizin hesabınızla bin yıl olan bir günde ona yükselir.

Kur'an'ın bir güne bin yıl demesini  ışık hızına yoruyor mucizeperestler.Bakınız bu İncil'den alıntıdır:

İncil:2.Pe.3: 8 Sevgili kardeşlerim, şunu unutmayın ki, Rab'bin gözünde bir gün bin yıl , bin yıl bir gün gibidir.

Aşağıda da mucize yalanının videosu:


TEVRAT'TAKİ ÇOK ŞAŞIRTICI BİR MUCİZE:UFO
Lütfen baştan sona okuyunuz,bence bunlar Ufoları bile kanıtlayabilecek  türde ayetler.En azından birçok insanın kesin şekilde Ufolara inanmasının nedenidir bu ayetler.Açıkçası bende onlardan biriyim:

(Tevrat,Hezekiel)
 
«Ve otuzuncu yılda, dördüncü ayda, ayın besinci gününde, ben
Kebar ırmagı yanında sürgünler arasında iken vaki oldu ki, gökler
açıldı… Ve baktım, ve iste, kuzeyden buran yeli, durmadan ates
saçan büyük bir bulut geliyordu, çevresinde parıltı ve ortasında
sanki ates ortasında ısıldayan maden. Ve onun ortasından dört
canlı yaratık benzeri çıktı. Ve onların görünüsü söyle idi: Onlarda
insan benzeyisi vardı ve her birinin dört yüzü vardı ve onlardan
her birinin dört kanadı vardı. Ve ayakları dogru ayaklardı; ve
ayaklarının tabanı buzagı ayagının tabanı gibiydi ve cilâlı tunç gibi
pırıldamakta idiler.»


Görüldügü gibi Hezekiel aracın yere nasıl indigini ayrıntılarıyla anlatıyor: Kuzeyden, ısıklar saçan, pırıldayan bir sey, çöl kumlarını havalandırarak yaklasıyor ve yere konuyor. Tevrat ikide birde Tanrı’nın her yerde bulundugunu belirtir. Öyleyse Tanrı burada neden belirli bir yönden geliyor? Hem her seye kadir olan Tanrı’nın istedigi yere gitmesi için bu kadar gürültü patırtı çıkarmasına gerek var mıdır?
 
Durumu biraz daha aydınlatmak için Hezekiel tanıklıgını izleyelim:
 
«Ben canlı yaratıklara bakarken, iste canlı yaratıkların yanında,
onların her yüzü için yerde bir tekerlek vardı. Tekerleklerin ve
yapılarının görünüsü zümrüt gibi idi; ve dördünün benzeyisi ve
görünüsleri ve de yapıları sanki tekerlekler içinde tekerlek.
Yürüdükleri zaman dört yanlarına da giriyorlardı; dönmeyerek
yürüyorlardı. Tekerlek çemberleri ise yüksekti ve korkunçtu; ve
dördünün çemberleri çepçevre gözlerle dolu idi. Ve canlı
yaratıklar yürüdükçe, tekerlekler onların yanında yürüyorlardı; ve
canlı yaratıklar yerden yükseldikçe, tekerlekler yükseliyorlardı.»

 
Anlatımın sasırtıcı ölçüde güzel oldugu göze çarpıyor. Hezekiel tekerlek içinde tekerlek oldugunu ve tekerleklerin yürürken dönmediklerini söylüyor. Tekerleklerin çok hızlı dönmesi yüzünden olusan, çok belirgin bir göz yanılması! Anlasılan, Hezekiel, Amerikalıların bugün çölde ve bataklık bölgelerinde kullandıkları araçların bir benzerini görmüstü. Bu durumda tekerleklerin kanatlı yaratıklarla birlikte havaya yükselmesi de açıklıga kavusuyor. Çünkü çok amaçlı araçlar; sözgelisi bir amfibik helikopter havalandıgı zaman, dogal olarak, tekerleklerinide beraberinde götürür… 

Hezekiel’i dinlemeye devam edelim:
 
«Ve bana dedi: Âdemoglu, ayak üzerine dikil de seninle
söyleselim… Ve arkamdan: Rabbin izzeti kendi yerinden mübarek
olsun diye büyük bir gürleme sesi isittim. Ve canlı yaratıkların
kanatları birbirine dokundukça onların sesini ve yanlarındaki
tekerleklerin gürültüsünü; büyük gürleme sesini isittim.»

 
Hezekiel aracın kesin tarifini yaptıktan baska, nasıl havalandıgını da anlatıyor. Tekerlek ve kanatların ‘büyük gürleme sesi’ çıkardıgını söylemesi, onun bu olaya kesinlikle tanıklık ettiginigösteriyor. ‘Tanrılar’ Hezekiel’Ie konustuktan ve ülkenin yasalarını düzeltmesini emrettikten sonra onu yanlarına alarak götürüyorlar ve korkmamasını yurdunu henüz yüz üstü bırakmadıklarınısöylüyorlar. Bu olay Hezekiel’i öylesine etkilemis olmalı ki, aracı degisik bölümlerde bıkmadan usanmadan anlatmaya devam ediyor. Üç yerde daha. ‘Dört yöne gidebilen ve giderken dönmeyen tekerleklerden’ söz ediyor. 

Özellikle etkilendigi nokta aracın ‘çepçevre gözlerle dolu’ olusu. Tanrılar ona gözleri oldugu halde görmeyen, kulakları oldugu halde duymayan bir «asi evinin» ortasında oturdugunu söylüyorlar. Yurttasları hakkında iyice aydınlandıgını görünce, bu tür ziyaretlerde hep oldugu gibi, yasalarla ilgili ögütler, emirler ve düzgün bir uygarlık için gereken ipuçları vererek gidiyorlar. Hezekiel görevini benimsiyor ve ‘tanrıların’ emirlerini yaymaya koyuluyor.  

Bir kez daha degisik sorularla karsı karsıyayız.Hezekiel’Ie kimler konusmustu? Bunlar nasıl yaratıklardı? Kelimenin geleneksel anlamıyla ‘tanrı’ olmaları imkânsızdı; çünkü bir yerden ötekine gitmek için araç kullanılıyordu. Böylesine bir hareket ise, her seye kadir olan Tanrı ile kesinliklebagdasmıyordu.

Devam:


RAB'bin Yüceliği Tapınağı Bırakıyor

1.Baktım, Keruvlar'ın başı üzerindeki kubbenin üzerinde laciverttaşından tahta benzer bir nesne gördüm.

2.RAB keten giysili adama, "Keruvlar'ın altındaki tekerleklerin arasına gir. Avuçlarını Keruvlar'ın arasındaki ateş közleriyle doldurup kentin üzerine közleri saç" dedi. Adamın oraya girdiğini gördüm.

3.Adam oraya girdiğinde, Keruvlar tapınağın güney tarafında duruyordu. Bulut tapınağın iç avlusunu doldurdu.

4.RAB'bin görkemi Keruvlar'ın üzerinden ayrılıp tapınağın eşiğine gitti. Tapınak bulutla doldu. Avlu RAB'bin görkeminin parıltısıyla doluydu.

5.Keruvlar'ın kanatlarının sesi dış avludan bile duyuluyordu; tıpkı Her Şeye Gücü Yeten Tanrı'nın sesi gibiydi.

6.RAB keten giysili adama, "Keruvlar'dan ve tekerleklerin arasından ateş al" diye buyurunca, adam oraya girip bir tekerleğin yanında durdu.

7.Sonra Keruvlar'dan biri aralarındaki ateşe elini uzattı, biraz ateş alıp keten giysili adamın avuçlarına koydu. Adam ateşi alıp oradan ayrıldı.

8.Keruvlar'ın kanatları altında insan eline benzer bir şekil göründü.

9.Baktım, her Keruv'un yanında birer tane olmak üzere dört tekerlek gördüm. Tekerlekler sarı yakut gibi parıldıyordu.

10.Dördü de birbirine benziyor, iç içe girmiş bir tekerleği andırıyordu.

11.Hareket edince Keruvlar'ın baktıkları dört yönden birine doğru, sağa sola dönmeden ilerliyordu. Ön tekerlek nereye yönelirse, öbür tekerlekler de onun ardınca gidiyordu.

12.Keruvlar'ın bedenleri - sırtları, elleri, kanatları - ve dördünün de tekerlekleri çepeçevre gözlerle doluydu.

13.Tekerleklere "Dönen tekerlekler" dendiğini duydum.

14.Her Keruv'un dört yüzü vardı: Birinci yüz öküz yüzüne, ikincisi insan yüzüne, üçüncüsü aslan yüzüne, dördüncüsü kartal yüzüne benziyordu.

15.Keruvlar yukarıya doğru yükseldi. Bunlar daha önce Kevar Irmağı kıyısında gördüğüm canlı yaratıklardı.

16.Keruvlar hareket edince, yanlarındaki tekerlekler de hareket ediyor, Keruvlar yerden yükselmek için kanatlarını açınca, tekerlekler de yanlarından ayrılmıyordu.

17.Keruvlar durduğunda onlar da duruyor, Keruvlar yerden yükseldiğinde onlar da yükseliyordu. Çünkü yaratıkların ruhu tekerleklerdeydi.

18.RAB'bin görkemi tapınağın eşiğinden ayrılıp Keruvlar'ın üzerinde durdu.

19.Ben bakarken Keruvlar kanatlarını açıp yerden yükseldi, tekerlekler de onlarla yükseldi. RAB'bin Tapınağı'nın Doğu Kapısı'nın girişinde durdular. İsrail Tanrısı'nın görkemi onların üzerindeydi.

20.Kevar Irmağı kıyısında, İsrail Tanrısı'nın altında gördüğüm ve Keruvlar olduğunu anladığım canlı yaratıklar bunlardı.

21.Her birinin dört yüzü, dört kanadı vardı. Kanatlarının altında insan elini andıran bir şey vardı.

22.Yüzleri Kevar Irmağı kıyısında gördüğüm yüzlere benziyordu. Her biri dosdoğru ilerliyordu.



Görüldüğü gibi bu mucize Kur'an'danda diğer kitaplardanda kat kat şaşırtıcı ve üstün.Adam resmen Ufoları anlatıyor.

Bu yazının tamamına:


Linkten ulaşabilirsiniz.

Son Söz

Hep birlikte mucize denilen pek çok Kur'an ayetinin Tevrat,İncil ve Zebur kaynaklı olduklarını gördük.Halbuki milyonlarca insan araştırma yapmadan sadece inandıkları için bu ayetlerin Kur'an'dan başka hiçbir yerde geçmediğine ve dolayısıyla bilimsel mucize olduğuna inanıyor.Çoğu mucize denilen ifade Kur'an'dan önceki dönemlerde yazılmış Arap şiirlerinde bile görülebiliyor.Tam bir araştırma yapmadan inanmak mantıkdışıdır.

Belki Muhammed'den önce daha nice ilginç bilgiler mevcuttu da bu kaynaklar kayboldu,günümüze gelemedi.Belki Muhammed Kur'an'ı tamamen farklı bir kaynaktan alıntıladı ve millet durumu çakmasın diye tüm kaynakları yokettirdi.Belki o devirde birçok bilimsel keşif yapıldıda kayda geçmedi vs. vs. vs. Bunları asla bilemeyiz hertürlü şey olabilir.Kur'an'dan önce bilinmiyordu demek kanıtlanamayacak hayali bir iddiadan öteye gidemez ne yazıkki.Allah Kur'an'a inandırmak için daha sağlam,şüphe bırakmayacak yollar seçmeliydi.

Umarım bilgilendirici bir yazı olmuştur.