İslam'ın Hoşgörü Dini Olduğu Yalanı
İSLAM'IN HOŞGÖRÜ DİNİ OLDUĞU YALANI
115.
Esirlere Sözlü Hakarette Bulunma, Onları Dövme Ve İtirafa
Zorlama
Ebu Davud
Görüyorsunuz değil mi,saldırıyı onlar başlatıyorlar birde adamları ayaklarından tutup sürükleyerek kuyuya atıyorlar.Ha birde köleyi dövmek var.
----------------
Hani derler ya;İslam
hoşgörü dinidir.Gerçek hiçte öyle değil.Bu yazıda Kur’an ve hadisler
ışığında,bunun doğruluğunu inceleyeceğiz.
Muhammed Müslümanlaştırmak İçin Savaşmayı Emreder:
Sehl İbnu Hanzaliyye
radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'la Huneyn
günü beraber yürüdük. Öğle sonrası oluncaya kadar yürümeyi uzattık. Öğle
namazı(nın vakti) girdi. Derken bir atlı geldi.
Yine kırmızı yerlere dikkat.1. alıntıda görebileceğimiz gibi,Muhammed'in gözü ganimette.Tabi ganimet malları arasında,kabilenin kadınlarıda var.Yine haksız yere sadece ganimet için savaş düşünüyor.
2. alıntıda ise,adamın gelecek tüm günahlarını bağışlıyor,namaz kılmana filan gerek yok artık cennetliksin diyor.İlginç bir durum
Muhammed Ganimet Hırsıyla Kervana Göz Diker
Özellikle kırmızı yere dikkat edin.Muhammed savaşı para için yapıyormuş,hiçde savunma amaçlı değil.Tek amacı kendini peygamber olarak tanımayanları öldürmek ve daha fazla ganimet elde etmek.Bunu kırmızı yerde açıkça görebiliyoruz.
Ebu Cehl Süper Laf Sokuyor
İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "(Bedir günü) savaş meydanından) geçiyordum. Ebu Cehl'in ayağından isabet alarak yıkılmış olduğunu gördüm:
Anlaşılan Ebu Cehl bayaa cesur biriymiş,o halde bile süper laf sokmuş Muhammedpereste.Bir de İslam'da savaş savunma amaçlıdır derler,bu olay anlatıyor ki,savunma değil öldürme amaçlı.Ebu Cehl yaralıyken öldürüyor ve Muhammed'den fazladan ganimet kapıyor.
Allahı Kabul Ettirene Kadar Savaşacakmış
"Ey Allah'ın Resulü! dedi.
Ben sizin önünüzden ilerledim. Hatta falan falan dağa çıktım. Bir de ne
göreyim! Havazin kabilesi toptan karşımda. Kadınları, develeri, davarları
toptan Huneyn'de toplanmışlar" dedi. Aleyhissalatu vesselam tebessüm
buyurdu ve:
"İnşaallah, yarın bunlar müslümanların
ganimetidir!" dedi ve sordu:
"Bu gece bizi kim
bekleyecek?"
Enes İbnu Ebi Mersed el-Ganevi
atılıp:
"Ben, ey Allah'ın
Resulü!" dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam:
"Öyleyse bin!"
buyurdular. Enes atına bindi ve Aleyhissalatu vesselam'ın yanına geldi. O
zaman:
"Şu geçide yönel, en
yüksek yerine kadar çık. (Gece boyu atından inme.) Sakın senin cihetinden
geceleyin aldatılmayalım!" tenbihinde bulundu. Sabah olunca Aleyhissalatu
vesselam namazgahına geçti. İki rek'at namaz kıldı. Sonra:
"Atlıdan bir haberiniz var
mı?" diye sordu.
"Bir haberimiz yok!"
dediler. Namaza duruldu. Resûlullah aleyhissalatu vesselam namaz kılarken
geçide doğru (hazan) göz atığyordu. Namazı kılıp selam verince:
"Müjde, atlınız
geldi!" buyurdu. Biz de geçidin ağaçları arasına baktık. Gerçekten o idi.
Geldi, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında durdu, (Selam verdi ve:)
"Ben dedi, gittim bu
geçidin en yüksek yerine, Resûlullah'ın emrettiği şekilde vardım. sabah olunca
iki geçit daha tırmandım. Baktım kimseyi görmedim!" dedi. Resûlullah
aleyhissalatu vesselam ona:
"Gece (attan) indin
mi?" diye sordu.
"Namaz veya kaza-yı hacet
dışında inmedim!" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"(Bu
amelinle cenneti kendine) vacib kıldın. Bundan böyle ameli terketmenin sana bir
günahı yok. (Bu amelin cennete girmen için kafidir)" buyurdular."
Ebu Davud, Cihad 17, (2501).
Yine kırmızı yerlere dikkat.1. alıntıda görebileceğimiz gibi,Muhammed'in gözü ganimette.Tabi ganimet malları arasında,kabilenin kadınlarıda var.Yine haksız yere sadece ganimet için savaş düşünüyor.
2. alıntıda ise,adamın gelecek tüm günahlarını bağışlıyor,namaz kılmana filan gerek yok artık cennetliksin diyor.İlginç bir durum
Muhammed Ganimet Hırsıyla Kervana Göz Diker
Muhammed İbnu Şihab ez-Zühri anlatıyor: "Bana Abdurrahmen
İbnu Abidllah İbni Ka'b İbni Malik nakletti: Abdullah İbnu Ka'b -ki babası Ka'b
gözlerini kaybettiği zaman kardeşleri değil, kendisi babasına rehberlik
etmişti- kavmi içinde Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)ın ashabının
hadislerini en iyi bilen ve en iyi öğrenmiş olanıydı. Abdullah dedi ki:
"Babam Ka'b İbnu Malik'in, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Tebük
seferine çıktığı zaman, sefere katılmayışı ile ilgili hikayeyi kendisinden
dinledi. Şöyle anlatmıştı: "Ben Tebük gazvesi hariç Resûlullah (aleyhissalatu
vesselam)'ın çıkardığı gazvelerden hiçbirine katılmamazlık etmemiştim. Gerçi
Bedir gazvesine iştirak etmedim. Ancak buna katılmayanlardan kimseyi Resûlullah
(aleyhissalatu vesselam) kınamadı. O seferde Resûlullah (aleyhissalatu
vesselam) ve Müslümanlar savaşı değil, Kureyş'in kervanını ele geçirmeyi
düşünüyorlardı. Ne var ki Cenab-ı Hakk bunlarla düşmanı beklenmedik anda karşı
karşıya getirdi.
Buhari, Vesaya 16, İsti'zan 21,
Eyman 24, Ahkam 53; Müslim, Tevbe 53, (2769); Tirmizi, Tefsir; Ebu Davud, Talak
11, (2202), Cihad 173, (2773), Nüzur 29, (3317); Nesai, Talak 18, (6, 152),
Nüzur 37, (7, 22).).
Özellikle kırmızı yere dikkat edin.Muhammed savaşı para için yapıyormuş,hiçde savunma amaçlı değil.Tek amacı kendini peygamber olarak tanımayanları öldürmek ve daha fazla ganimet elde etmek.Bunu kırmızı yerde açıkça görebiliyoruz.
Ebu Cehl Süper Laf Sokuyor
İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "(Bedir günü) savaş meydanından) geçiyordum. Ebu Cehl'in ayağından isabet alarak yıkılmış olduğunu gördüm:
"Ey Allah'ın düşmanı! Ey
Ebu Cehl, nihayet Allah seni de böyle rüsvay etti!" dedim (ve ilavaten):
"Bu halde ondan korkacak değilim!" dedim. (Ebu Cehil):
"Kavminin
öldürdüğü kimseden daha şereflisi var mıdır?" diye cevap verdi. Ben,
keskin olmayan bir kılıçla vurdum. Bu, bir işe yaramadı. Kendi kılıncı elinden
düşünceye kadar vurdum. Onu alıp, onunla vurup geberttim. Resûlullah
aleyhissalatu vesselam onun kılıncını bana (ganimet hissemden fazla olarak)
verdi."
Buhari, Megazi 8, Ebu Davud,
Cihad 142, (2709).
Allahı Kabul Ettirene Kadar Savaşacakmış
İbn-i Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz. Peygamber
(aleyhissalatu vesselam): "Ben insanlar Allah'tan başka ilahın olmadığına,
Muhammed'in de Allah'ın elçisi olduğuna şehadet edinceye, namaz kılıncaya,
zekat verinceye kadar onlarla savaş etmekle emrolundum. Bunları yaptılar mı,
kanlarını, mallarını bana karşı korumuş (emniyet altına almış) olurlar.
İslam'ın hakkı hariç. Artık (samimi olup olmadıklarına dair) durumları Allah'a
kalmıştır".
Müslim'deki rivayette
"İslam'ın hakkı hariç" ibaresi mevcut değildir.
Buhari, İman 17; Müslim, İman 36, (22)
117.
İslâm'ı Telkin Etmeden Esîri Öldürmenin Hükmü
Ebu Davud
Muhammed tam bir mafya gibi dine ilk bakışta(dikkat,söz değil bakış) dine girmediği için adam neden öldürmediniz diye azarlıyor kullarını.Söz olsada haklı bir tarafı yok bunun sonuç olarak müslüman olmayan birini öldürmek serbesttir.Bu hadis bunu rahatlıkla anlayabilmemizi sağlayanlardan bir tanesidir.
Kim Allahı kabul Ederse Canını Korumuş Olur
2683.
...Sâ'd'dan; demiştir ki: Rasûlullah (s.a.), Mekke'nin fethi günü dört erkek iki
kadının, dışında (Mekke'de bulunan tüm) halka eman verdi. (Ravi Mus'âb) bunların
(hepsinin) isimlerini verdi ve (bu isimler arasında) İbn Ebî Şerhi de zikretti.
Sonra hadisi (sonuna kadar) rivayet etti. (Ravi Sa'd rivayetine devam ederek)
dedi ki:
İbn Ebi Şerh'e gelince o, Osman b. Affân'ın yanında
gizlendi. Rasûlullah (s.a.), halkı kendisine beyat (etmeleri) için çağırınca
(Osman b. Affân) onu ta Rasûlullah (s.a.)'in yanına kadar getirdi
ve;
"Ey Allah'ın elçisi Abdullah ile de bey'atlaş" dedi.
Bunun üzerine (Hz. Peygamber) başını kaldırıp (Abdullah'a) üç.defa baktı bu
bakışların hiç birinde de (Osman r.a)'ın ba(sözü) nü kabule yanaşmadı ancak
üçüncü (defa baktık)dan sonra onunla bey'atlastı. Sonra ashabına
dönüp:
"İçinizde Abdullah'ın (benimle) bey'atlaşmasın(ı
istemediğimden (dolayı) ellerimi sakındığımı görünce kalkıp da onu öldürecek
anlayışlı birisi yok muydu?" buyurdu. (Orada bulunanlar
da:)
Ey Allah'ın Rasûlü, biz senin içindekini ancak bize
gözle işaret edersen (o zaman) anlayabiliriz dediler. (Hz. Peygamber
de);
“Bir
peygambere hain gözlere
sahip olmak yakışmaz.'' buyurdu.
Ebû Dâvûd der ki: Abdullah, Osman*in sütkardeşiydi,
Velid b. Ukbe ise Osman Un anne bir kardeşiydi ve Osman ona şarap içtiğinden
dolayı hadd vurmuştu.
Ebu Davud
Muhammed tam bir mafya gibi dine ilk bakışta(dikkat,söz değil bakış) dine girmediği için adam neden öldürmediniz diye azarlıyor kullarını.Söz olsada haklı bir tarafı yok bunun sonuç olarak müslüman olmayan birini öldürmek serbesttir.Bu hadis bunu rahatlıkla anlayabilmemizi sağlayanlardan bir tanesidir.
Kim Allahı kabul Ederse Canını Korumuş Olur
Tarik el-Eşca'i (radıyallahu anh) Resûlullah (aleyhissalatu
vesselam)'ın şöyle söylediğini haber verdi:
"Kim Lailahe illallah der ve Allah'tan başka mabudları
reddederse, Allah onun malını ve kanını haram kılar. (Samimi olup olmadığı
meselesi Allah'a aittir.)
Yine Müslim'in bir başka
rivayeti "Kim Allah'ı birlerse" diye başlar ve yukarıdaki şekilde
devam eder (38. hadis).
Müslim, İman, 37, (23).
Farklı bir hadiste,aynı hüküm.
Müslüman
Olmayanlarla Savaşıyor
İbnu Abbas (radıyallahu anhüma)
anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), Bedir savaşında Kureyş'i
yendikten sonra Medine'ye döndüğü zaman Yahudileri toplayarak onlara:
"Kureyş'in başına gelen musibet size de gelmeden Müslüman olun" dedi.
Onlar cevaben: "Ey Muhammed, Kureyş'ten savaşmasını bilmeyen top bir grubu
mağlub etmen sakın seni aldatmasın. Şayet bizimle savaşacak olursan bizim
kimler olduğumuzu öğrenecek ve bizim gibisiyle hiç karşılaşmadığını
anlayacaksın!" dediler. Bunun üzerine Cenab-ı Hakk şu ayeti indirdi:
"(Habibim), "O (Yahudi) kafirlerine de ki: Yakında mağlub olacaksınız
ve (toptan) cehenneme sürüleceksiniz. O, ne kötü yataktır, (Bedir muharebesinde)
karşılaşan iki grub hakkında sizin için muhakkak bir ibret vardı. (Onlardan)
bir grub Allah yolunda dövüşüyordu, diğeri ise kafirdi" (Al-i İmran,
12-13).
Ebu Davud, Harac 22 (3001).
Burada da Müslüman olmazlarsa,savaş açacağını söyleyerek
Yahudileri tehdit ediyor.
Muhammed’e Mahsus Bir Kan Dökme Mekanı:Mekke
Ebu Şüreyh el-Adevi radıyallahu anh anlatıyor: "Mekke'ye
asker sevkeden Amr İbnu Sa'id'e dedim ki:
"Ey emir, bana müsaade et. Fethin ferdası gününde Resûlullah
aleyhissalatu vesselam'ın söylemiş bulunduğu bir hadisini hatırlatayım: Allah'a
hamd ve senadan sonra şöyle buyurmuştu: "Mekke'yi insanlar değil, Allah
haram kılmıştır. Allah'a ve ahirete inanan hiçbir
mü'mine orada kan dökmek helal olmaz. Ağaç sökmek de helal olmaz. Eğer biri
çıkıp da Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın oradaki savaşını göstererek kan
dökmeye ruhsat vermeye kalkarsa kendisine şunu söyleyin: "Allah, Resûlüne
izin vermişti, ama size izin vermiyor!" Mekke'de bana bir gündüzün
bir müddetinde (gün doğumundan ikindiye kadar) izin verildi. Sonra bugün tekrar
eski hürmeti (haramlığı) ona geri döndü. Bu hususu, sizden burada hazır
olanlar, hazır olmayanlara ulaştırsın."
Ebu Şüreyh'e: "Amr sana ne dedi?" diye soruldu.
"Ey Ebu Şureyh bunu ben, senden daha iyi biliyorum.
"Harem", asi olana, kan döküp kaçana, cinayet işleyip kaçana sığınma
tanımaz!" diye cevap verdi" dedi."
Buhari, İlm 37, Cezau's-Sayd 6, Megazi 50; Müslim, Hacc 446,
(1354); Tirmizi, Hacc 1, (89), Diyat 13, (1406); Nesai, Menasik 11, (5, 205,
206).
Yahudileri Katletme Emri
İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah
aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Yahudilerle savaşacak ve onları
öldüreceksiniz. Öyle ki taş dahi: "Ey müslüman! işte yahudi, arkamda
(saklandı), gel, öldür onu!" diyecek."
Buhari, Cihad 94, Menakıb 25; Müslim, Fiten 79, (2921); Tirmizi,
Fiten 56, (2237).
Ve Allah Kureyş ile Savaşma Emri Veriyor
İyaz İbnu Himar radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah
aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Rabbim, bugün bana öğrettiği
şeylerden bilmediklerinizi size öğretmemi emretti. (Ve buyurdu ki): "Benim
bir kula verdiğim her mal helaldir. Ben bütün kullarımı hanif (=Müslüman, hakka
taraftar) olarak yarattım. Ancak şeytanlar onlara gelip (fıtri) dinlerinden
alıp götürdüler, kendilerine helal kıldığım şeyleri haram kıldılar. Kendisine
bir güç vermediğim şeyi bana şirk koşmalarını emrettiler." Allah Teala
Hazretleri arz ehline baktı ve Ehl-i Kitaptan bir kısmı hariç, onların Arap,
Acem hepsine öfkelendi ve dedi ki: "Ben seni, imtihan etmek ve seninle de
(başkasını) imtihan etmek üzere gönderdim. Sana, suyun yıkayıp (yok
edemeyeceği) bir kitap gönderdim. Ta ki sen onu uyurken de uyanıkken de
okuyasın!" Allah Teala hazretleri bana, Kureyş'i
ateşe vermemi (onlarla savaşmamı) emretti. Ben: "Ey Rabbim, bu
durumda onlar başımı yararlar ve bir ekmek parçasına çevirirler!" dedim.
"Öyleyse, seni çıkardıkları gibi sen de onları (Mekke'den) çıkar! Onlara
karşı gazada bulun da biz de sana yardım edelim; infakta bulun biz de sana
infak edelim. Sen bir ordu gönder, biz de sana onun beş misli (yardımcı melek
ordusu) gönderelim. Sana itaat edenlerle birlik ol, asilere karşı savaş!"
buyurdu. Cennetlikler üç kısımdır:
- Kuvvet sahibi, adaletli, sadaka veren ve muvaffak olanlar.
- Bütün yakınlarına ve müslümanlara karşı merhametli ve yumuşak
kalpli olanlar.
- İffetli, namuslu ve çoluk çocuk sahibi olanlar. Resulullah
devamla dedi ki:
- Cehennem ehli de beş kısımdır:
- Aklı olmayan zayıflar. Bunlar, aranızda tabi olarak bulunurlar,
hiçbir ehle ve mala tabi değildirler.
- Tamahkarlığını izhar etmeyen hain kişiler. Böylesi, bir kapıyı çalsa
mutlaka ihanet eder.
- Akşam, sabah her fırsatta malın ve ehlin hususunda seni aldatan
adamlar.
- Cimrilik ve yalanı da zikretti.
- Bir de kötü huylu kaba sözlü insan. Resulullah devamla
buyurdular ki:
- Allah Teala Hazretleri, bana mütevazi olmanızı emretti. Öyle ki,
hiç kimse hiç kimseye karşı böbürlenmesin, hiç kimse hiç kimseye karşı
tecavüzde bulunmasın."
Müslim, Cennet 63, (2865).
Şimdi birileri
çıkıp,Kureyşliler Müslümanları Mekke’den çıkardılar,dolayısıyla burada
anormallik yok diyebilirler.Birkaç soruyla hangi taraf haklı bakalım:
1.Muhammed putları
reddetti,putlara ve taparlarına hakaretler etti.Bu durumda Muhammed’i Mekke’den
çıkarmaları normal değil mi?
2.Aynı şey
Müslümanlara yapıldığında çok sert tepki gösterdiler,hatta putperestleri kutsal
mekanlarına sokmadılar.Putlarını yıktılar,tüm kutsallarını yerle bir ettiler.
Eğer putperestler
haksızsa,Muhammed neden aynını yaptı?
3.Yukarıda da
gördüğümüz gibi zaten Muhammed Müslüman olmayanın kanını dökmekten
bahsediyor.Bu durumda Muhammed’mi haklı, putperestler mi?
Adamların kutsal
değerlerini ayaklar altına alırsan elbetteki seni çıkaracaklar,eğer bunu haksız
görüyorsan sen neden daha fazlasını yaptın?Bugün Kur’an’ı yakanı öldürürler,bir
Müslüman için Kur’an’ın yanması neyse,putperest için de putu odur.
Kesinlikle tek suçlu
Muhammed’dir,bunu başlatanda odur.
Putperestlere Pislik ve Ehli-Kitap’la Haraç Verecek Duruma Getirene
Kadar Savaşın Diyor
Bir başka rivayette, aynı hadise şöyle gelmiştir:
"Haccu'-ekber günü, kurban bayramı günüdür. el-Haccu'l-ekber
de haccdır. Hacca "el-Haccu'l-Ekber" denilmesi, halkın umreye
"el-Haccu'l-Asgar" demesinden ileri gelmiştir.
Ebu Hüreyre devamla diyor ki: "O yıl, Hz. Ebu Bekir
(radıyallahu anh) bu tebliği halka duyurdu. Bunun üzerine ertesi yıl yani Hz.
Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in bizzat katılarak Veda haccını yaptığı
zaman, tek müşrik hacca katılmadı.
Hz. Ebu Bekir'in müşriklere ilanda bulunduğu sene Cenab-ı Hakk şu
ayeti indirdi: "Ey iman edenler! Doğrusu puta tapanlar pistirler, bu
sebeple, bu yıldan sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer fakirlikten
korkarsanız, bilin ki, Allah dilerse sizi bol nimetiyle zenginleştirecektir.
Allah şüphesiz bilendir, hakimdir" (Tevbe 28).
Müşrikler ticaret yapıyorlar, Müslümanlar da bundan faydalanıyorlardı.
Allahu Teala müşriklerin Mescid-i Haram'a yaklaşmalarını yasaklayınca,
Müslümanlar müşriklerin yaptıkları ticaretin kesilmesiyle ondan elde ettikleri
menfaatin kesileceği endişesine düştüler. Bunun üzerine Cenab-ı Hakk şu vahyi
indirdi: "Eğer fakirlikten korkarsanız, bilin ki, Allah dilerse sizi bol
nimetiyle zenginleştirecektir."
Sonra bunu takip eden ayette Cenab-ı Hakk cizyeyi helal kıldı. Bu
daha önce alınmıyordu. Bunu, müşriklerin ticaretiyle elde edilen menfaate bir
karşılık (ivaz) yaptı. Cenab-ı Hakk şöyle buyurdu: "Kitap verilenlerden,
Allah'a, ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Peygamberinin haram kıldığını
haram saymayan, hak dinini din edinmeyenlerle, boyunlarını büküp kendi
elleriyle cizye verene kadar savaşın" (Tevbe 29).
Allah Müslümanlara bunu helal
kılınca, anladılar ki, Allah kendilerine, müşriklerle olan ticaretin kesilmesi
sebebiyle kaybından korkup üzüldükleri menfaatten daha fazlasını
vermektedir"
Buhari, Salat 10, Hacc 67, Cizye 16, Meğazi 66, Tefsir, Tevbe 2,
3, 4; Müslim, Hacc 435, (1347); Ebu Davud, Hacc 67, (1946); Nesai, Hacc 161,
(5, 234).
İşte bir hoşgörü
örneği daha,adamların putlarını kırdığı gibi,kutsal mekanlarına da
yanaştırmıyor.Ve Ehli-Kitap’la zayıflayıp haraç verecek duruma getirene kadar
savaşın diyor.Bu da Müslümanların aç kalmamaları için Allah’ın bulduğu
alternatif bir yolmuş.Putperestleri düşünen yok.Tevbe 29. ayet ise açıkça para
için Kitap Ehli’yle savaş emrini veriyor.Burada Müslümanların ‘’Eğer Onlar
Müslümanlara savaş açarlarsa,sizde karşılık verin aksi takdirde savaşmayın’’
hükmü var demeleri gibi iddialar çok abes kaçacaktır.
İslamı
Benimsemeyenlere Karşı Savaş Emri
Ferve İbnu Müseyrk (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz.
Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e bir gün:
"- Ey Allah'ın Resûlü, kavminden yüz çevirenlere
karşı, İslam'ı benimseyenlerle bir olup mücadele edeyim mi?" diye sordum.
Onlarla savaşma hususunda bana izin verdi ve beni emir tayin etti. Ben (Medine'den) ayrılınca:
" Gutayfi ne yaptı.?" diye benden sormuş. Kendisine,
gittiğim söylenince hemen peşimden birisini göndererek beni geri çağırdı ve şu
talimatı verdi:
" Kavmini İslam'a davet et. Onlardan İslam gelenlerin Müslümanlığını kabul et. Kabul
etmeyenler için savaşmakta acele etme, ben sana yeni bir emir gönderinceye
kadar bekle."
Der ki: Sebe kavmi hakkındaki ayetler nazil olmuştu. Bir adam
sordu:
"- Ey Allah'ın Resûlü, Sebe de ne? Bir yer veya bir kadın
mıdır?"
" Ne bir yer, ne de bir kadın değildir. Bilakis bir erkektir.
On çocuklu bir Arap. Bu çocuklardan altısı Yemen cihetine gidip yerleşti, dördü
de Şam cihetine gidip yerleşti. Şam tarafına gidenler Lahm, Cüzam, Gassan ve
Amile kabilelerini ortaya çıkardılar. Yemen tarafına gidenler ise Ezd,
Es'ariyyun, Hımyer, Kinde, Müzhic ve Enmar halkını
meydana getirdiler. "
Bir adam:
" Enmar da ne?" diye sordu.
" Enmar, dedi, Has'am ve
Becile kabilelerinin mensup olduğu cemaattir."
Ebu Davud, Hurufve'l-Kıra'at 1, (3978); Tirmizi, Tefsir, Sebe,
(3220).
Bu karedede
gördüğümüz gibi,İslam’ı kabul etmeyenler ölmeli diyor.
Müslüman Olmayanların
Malına El Koyulabilir
Osman İbnu Ebi Hazim, babası
vasıtasıyla dedesi Sahr (radiyallahu anh)'dan rivayet ediyor: "Resulullah
(aleyhissalatu vesselam) Taif'e karşı gazveye çıkmıştı. Sahr bunu işitir
işitmez, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a imdad etmek üzere bir grup
atlıyla hareket etti. Ancak, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı fetih
yapmadan geri dönmüş buldu. Sahr, o gün Allah'a yemin ederek: "Şu Kasr,
Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın hükmüne boyun eğmedikçe kuşatmayı kaldırmayacağım"
dedi ve oradan ayrılmadı. Nihayet içeridekiler Resulullah (aleyhissalatu
vesselam)'ın hükmüne boyun eğdiler. Sahr, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a
şöyle yazarak durumu bildirdi:
"Emmaba'd: Ey Allah'ın Resulu! Sakif senin hükmüne boyun eğmiştir.
Ben, onları süvariler arasında getiriyorum." Resulullah (aleyhissalatu vesselam) "Es-salatu Camiatun" diye nida
edilmesini emretti. Kahraman (yani Sahr) için: "Rabbim, şu kahramana
atlarını, adamlarını mübarek kıl!" diye on kere dua etti. Derken halktan
bir grup Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın yanına geldi. Muğire İbnu Su'be
söz alıp: "Ey Allah'ın Resulu! Sahr, halamı
yakaladı. Halbuki halam Müslümanların girdiği şeye (imana) girmişti" dedi.
Resululah (aleyhissalatu vesselam) onları çağırıp: "- Ey Sahr, bir kavm
Müslüman oldu mu, artık kanlarını da mallarını da korumuş olurlar. Muğire'ye
halasını iade et!" dedi. O da kadını ona iade etti. Sahr, Beni
Süleym'e ait olan bir suyu Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'den istedi.
Beni Süleym, İslam'dan kaçarak bu suyu terketmişti. Sahr: "Ey Allah'ın
Resulu, beni ve kavmimi oraya yerleştir!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu
vesselam): "Pekala!" dedi ve onu oraya yerleştirdi: Sonra Süleymiler
Müslüman oldular ve Sahr'a gelip suyu kendilerine iade etmesini söylediler.
Sahr, buna imtina edince Süleymiler, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a
başvurdular: "- Ey Allah'ın Resulu, biz Müslüman olduk, suyumuzu iade
etmesi için Sahr'a geldik. O imtina edip vermedi" dediler. Resulullah
(aleyhissalatu vesselam) Sahr'ı çagırttı. Gelince: " Ey Sahr, bir kavm Müslüman olunca mallarını ve kanlarını
korurlar, bunlara sularını geri ver!'' diye emretti. Sahr: "-
Başüstüne ey Allah'ın Resulu!" dedi. Ravi der ki: "Ben Resulullah
(aleyhissalatu vesselam)'ın yüzünün bu sırada suyu Sahr'dan geri almaktan
duyduğu haya sebebiyle genç kızın yüzü gibi kızardığını gördüm."
Ebu Davud, Harac 36, (3067).
Müslüman olmayanların
mallarına el koymak caizdir,İslam’a girdikleri takdirde malları geri verilir.
Antlaşma Olmadan Önce
Kilise Yıkıyorlarmış
İbnu Abbas (radiyallahu anhuma)
anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Necranlılarla iki bin
takım elbise üzerine sulh yaptı. Yarısını Sefer ayında, yarısını da Recep
ayında Müslümanlara teslim edeceklerdi. Ayrıca gazvede kullanmak üzere ariyeten
otuz zırh, otuz at, otuz deve ve her çeşit silahtan otuzar aded vereceklerdi.
Müslümanlar, bunları, Yemen'de ihanetli bir harb olduğu takdirde Necranlılardan
alıp kullanacaklar, sonra iade edeceklerdi. Buna
mukabil Müslümanlar da Hiristiyan mabedlerini yıkmayacaklar, dini-ilmi
reislerine dokunmayacaklar, bir hadise çıkarmayıp yahut da faiz yemedikleri
müddetçe dinlerinde rahatsız etmeyeceklerdi."
Ebu Davud, Harac 30, (3041).
Zina Yapanlardan Erkeği Yaşatıyor-Kadını Recm Ediyor
Ebû Hüreyre ve Zeyd İbnu Halid el-Cüheni (radıyallahu anhüma)
anlatıyor: "Bir bedevi, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelerek:
"- Ey Allah'ın Resûlü, Allah aşkına, hakkımda Allah'ın
kitabıyla hükmet!" diye yemin verdi. Bundan daha fakih olan bir diğeri de:
"- Evet aramızda Kitabullah'la hükmet, bana da izin
ver!" talebinde bulundu. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:
" Meramını söyle! (seni dinliyorum)" dedi. Adam:
"- Oğlum bunun yanında işçi idi. Karısıyla zina yaptı.
Bana,"Oğlun için recm gerekir" dediler. Ben de hemen oğlum namına yüz
koyunla bir cariyeyi fıdye verdim. Sonra bir de ilim adamlarına sordum. Bana:
"Oğluna yüz deynek ve bir yıl sürgün cezası gerekir; bu adamın karısına da
recm cezası icabeder" dediler" dedi. Resûlullah (aleyhissalatu
vesselam):
"- Ruhumu kudret elinde tutan Zat'a yemin olsun ikinizin
arasını Kitabullah uygun şekilde hükme
bağlayacağım: Cariye ve koyunlar sana geri verilecek. Oğluna yüz sopa ve bir
yıl sürgün tatbik edilecek" buyurdu. Sonra, Eslemli bir adama seslendi:
" Ey Üneys! bu zatın hanımına git, eğer zinayı itiraf ederse
onu recmet gel!"
Üneys, kadına vardı. O suçunu itiraf etti. Resûlulluh
(aleyhissalatu vesselam) emretti, kadın recmedildi."
Buhari, Muharibin 30, 32, Vekalet 13, Şehadat 8, Haberu'I-Vahid I,
İ'tisam 2; Müslim, Hudud, 25, f1697,1698); Muvatta, Hudud 6, (2, 822); Tirmizi,
Hudud 8, (1433); Ebu Davud, Hudud 25, (445); Nesai, Kudat 21, (8, 240, 241);
İbnu Mace, Hudud 7, (2549).
Recm Muhammed’in çok
sık kullandığı bir ceza şeklidir.Peygamber olan biri böyle insanlık dışı bir
şeyi nasıl uygun görür,anlamak zor.Buradaki adaletsizliğide
görmüşsünüzdür,adamın fidyesini bile geri veriyor,sadece sopa ve sürgünle
yırtıyor ama kadın recm ediliyor.Sizce bir peygamber hatta insan bu kadar
adaletli olabilir mi?
Recm:Taşlayarak
öldürme.
Muhammed’e Hakaret
Ettiği İçin Öldürülen Hamile Cariye
İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Ama yani gözleri
kör bir zat, ümmü veled olan cariyesini, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a
şetmettiği için öldürdü. Resûlullah aleyhissalatu vesselam cariyenin kanını
heder eddetti."
Ebu Davud, Hudûd 2, (4361); Nesai Tahrim 16, (7, 107, 108).
Ümmü veled:Efendisinden hamile kalan cariyedir.Efendisi ölünce hür
olur.
Şetmetmek:hakaret etmek,küfretmek.
Sadece hakaret etti diye öldürmek mi gerekir?O zaman dinsizlerin
tüm Müslümanları öldürmeleri gerekir,çünkü kutsal kitapları dahi dinsizlere
birçok hakarette bulunur,hatta Allah’ın beddua ettiği bile görülür.Sırf
hakaret etti diye –hem de hamile bir kadını- öldürmek ahlaka,insanlığa sığar
mı?En ufak şeyde köpüren Muhammed,bu olayda kadının kanını ziyan olmuş
saymaktan başka bir şey yapmamış.
Adalet bu olsa gerek.
Muhammed Adamın Kafasını Taşla Eziyor
Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Bir yahudi, gümüş
takıları için bir cariyeyi taşla öldürmüştü. Cariye Resûlullah aleyhissalatu
vesselam'a getirildi. Henüz canını teslim etmemişti. Kadıncağıza (birkısım
isimler sayılarak): "Seni falanca mı öldürdü?" diye soruldu. Başıyla:
"Hayır!" diye işaret etti. "Seni falan mı öldürdü?" diye
bir başka isim zikredildi. Kadıncağız yine: "Hayır!" manasında
başıyla işaret etti. Üçüncü kere sordu. Bu sefer: "Evet!" dedi ve
başıyla işaret etti.
Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam adamı (yakalattı,
adam suçunu itiraf etti) o da iki taşla öldürdü, başını iki taş arasında
ezdi."
Buhari, Diyat 7, 4, 5, 12, 13, Husûmat 1, Vesaya 5; Müslim, Kasame
15, (1672); Ebu Davud, Diyaüt 10, (4527, 4528, 4529), 14, (4538); Tirmizi,
Diyat 6, (1394); Nesai Kasame 11, (8, 22).
Muhammed kesinlikle
sadisttir.Adamın cariyeye yaptıkları çok büyük şeyler kabul edilemez tabi ki.Buna karşın Muhammed’in adamın kafasını ezmesimi gerekirdi?Karar
sizin,recmmi daha insanlık dışıdr –ki Muhammed recm uygulamayı da çok sever-
yoksa iki taş arasında kafa ezmek mi?Kesinlikle daha makul cezalar
bulabilirdi,örneğin kellesini uçursa daha hafif kalır sanırım.
Şiddet
İbnu Abbas
(radıyallahu anhüma) dedi ki: "Allah ve Peygamberiyle savaşanların ve
yeryüzünde bozgunculuğa uğraşanların cezası öldürülmek veya asılmak yahut
çarpraz olarak el ve ayakları kesilmek ya da yerlerinden sürülmektir. Onlara
ahirette büyük azab vardır. Şu kadar ki, siz kendileri üzerine kadir olmazdan
(kendilerini ele geçirmezden evvel) tevbe eden (muhariblerle yol kesen)ler
müstesnadırlar. Bilin ki Allah, çok affedici ve çok merhamet sahibidir"
(Maide 33-34) ayeti müşrikler hakkında indi. Kendileri mağlub edilmezden önce,
kim gelip teslim olursa bu, ona işlediği suç sebebiyle had cezası uygulamaya
mani değildir."
Ebu Davud, Hudud 3,
(4372); Nesai, Tahrimü'd-Dem 9, (7, 101).
Haksız Yere Öldürme
İbnu Abbas
(radıyallahu anhüma) anlatıyor: Müslümanlardan bir grup, (gazve sırasında)
sürüsünü otlatan bir kimseye rastladılar. Adam, onlara es-selamu aleyküm
diyerek (İslami adaba uygun) selam verdi. Ama onlar adamı yakalayıp öldürdüler
ve sürüsüne elkoydular. Bunun üzerine şu ayet indi: "Ey iman edenler:
Allah yolunda cihada çıktığınız zaman (meselelerin) tam bir açıklanmasını
bekleyin. Size (Müslümanca) selam verene, dünya hayatının (geçici) menfaatini
arayarak, "sen mü'min değilsin" demeyin. İşte Allah'ın katında birçok
ganimetler vardır. Evvelce siz de böyle iken Allah size lutfetti..."
(Nisa, 94).
İbnu Abbas ayeti
okudu ve ayette geçen ve Nafi kıraatına göre esselem olan kelimeyi es-selam
olarak kıraat buyurdu.
Buhari, Tefsir Nisa
17; Müslim, Tefsir 22, (3025); Ebu Davud, Huruf ve'l-Kıraat 1 (3974).
Yukarıdaki metin Sahiheyn'e aittir.
Din Değiştirdiği İçin Öldürme Emri
İbnu Abbas
(radıyallahu anhüma), "Gönlü imanla dolu olduğu halde, zor altında olan
kimse müstesna, inandıktan sonra Allah'ı inkar edip, gönlünü kafirliğe açanlara
Allah katından bir gazap vardır, büyük azab da onlar içindir" (Nalh, 106)
ayetindeki umumi hükümden şöyle bir istisna yaptı: "Rabbin, türlü eziyete
uğratıldıktan sonra hicret eden, Allah uğrunda savaşan ve sabreden kimselerden
yanadır. Rabbin şüphesiz bundan sonra da bağışlar ve merhamet eder."
(Nahl, 110).
Burada kastedilen
Abdullah İbnu Ebi Sarh'tır. Bu zat, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın
vahiy katibi idi. Şeytan onu şaşırttı. Kafirlere katılmasına sebep oldu.
Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Fetih günü, onun öldürülmesini emretti.
Araya Hz. Osman girerek affını diledi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) da
onu affetti."
Nesai, Tahrimu'd-Dem
15, (7, 107).
Mekkede Güçsüzdü
Abdullah İbnu Avn
anlatıyor: "Nafı'ye yazarak savaştan önce (müşrikleri İslam'a) davet etme
hususunda sordum. Şu cevabı verdi: "Bu İslam'ın başında idi. Resûlullah
(aleyhissalatu vesselam) Beni Müstalik'e ani baskın yaptı. Adamları gafıldi,
hayvanları su kenarında sulanmakta idi. Savaşabilecekleri öldürdü, kadın ve
çocuklarını da esir etti. O gün Cüveyriye (radıyallahu anha) validemizi esir
almıştı.
Bunu bana Abdullah
İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) rivayet etti. Abdullah bu orduya asker olarak
katılmıştı."
Buhari, Itk 13;
Müslim, Cihad 1, (1730); Ebu Davud, Cihad 100, (2633).
Muhammed Mekke’de
güçsüzdü,o nedenle herkesle iyi geçiniyor gibi görülüyordu.Yalnız Medine’de
güçlenince artık iyilik rollerini bırakıp,kan dökmeye başladı.Burada da açıkça
görüyoruz,İslam’a davet için bile değil sırf mal için saldırıyor.Müşriklerin
saldırıdan haberleri bile yokken,bir nevi arkadan vuruyorlar.Kadın ve
çocuklarını da esir alıyor.
Muhammed’in Yahudilerle İşbirliği
Zühri anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), kendisiyle birlikte savaşmış olan
Yahudilerden bir gruba, ganimetten pay ayırdı."
Tirnıizi, Siyer 10,
(1558).
İntikam
Übey İbnu Ka'b
(radıyallahu anh) anlatıyor: "Uhud savaşında Ensar'dan altmış dört,
Muhacirler'den de altı kişi şehid düştü (radıyallahu anhüm ecmain). Bu
şehidlerden biri de Hz. Hamza (radıyallahu anh) idi. Bunların cesedlerinden
bazı uzuvlarını kopararak hakaretlerde bulundular. Bunun üzerine Ensar:
"Bir gün beze de böyle bir fırsat düşerse, bu hakaretin daha fazlasını
yapacağız" dediler.
Mekke'nin fethi günü
olunca şu ayet indi: "Eğer ceza vermek isterseniz size yapılanın ayniyle
mukabele edin. Sabrederseniz andolsun ki bu sabredenler için daha iyidir."
(Nahl, 126).
Bir adam: Bugünden
sonra Kureyş yok! dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Dört kişiden
başka kimseye dokunmayın" diye emretti."
Tirmizi, Tefsir, Nahl
(3128).
Cariye Dağıtıyor
İbnu Ömer radıyallahu
anhüma anlatıyor: "Nadir ve Kureyza yahudileri Resûlullah aleyhissalatu
vesselam ile savaştılar. O da Beni'n-Nadir'i sürdü. Kureyza'yı yerinde bıraktı.
Kureyza'ya ihsanda dahi bulundu. Sonradan onlar da Resûlullah'la savaştılar.
Aleyhissalatu vesselam da erkeklerini öldürdü, kadınlarını, mallarını,
çocuklarını müslümanlar arasında taksim etti."
Buhari, Megazi 14,
Müslim; Cihad 62, (1766); Ebu Davud, İmaret 23, (3005).
Görüldüğü gibi ilk
savaşı Muhammed başlatmış,sonra kadınlarını mal gibi dağıtmış,çocuklarıyla
beraber.
İslam’dan Çıkan Katibe Ölüm Cezası
İbnu Abbas
(radıyallahu anhüma), "Gönlü imanla dolu olduğu halde, zor altında olan
kimse müstesna, inandıktan sonra Allah'ı inkar edip, gönlünü kafirliğe açanlara
Allah katından bir gazap vardır, büyük azab da onlar içindir" (Nalh, 106)
ayetindeki umumi hükümden şöyle bir istisna yaptı: "Rabbin, türlü eziyete
uğratıldıktan sonra hicret eden, Allah uğrunda savaşan ve sabreden kimselerden
yanadır. Rabbin şüphesiz bundan sonra da bağışlar ve merhamet eder."
(Nahl, 110).
Burada kastedilen
Abdullah İbnu Ebi Sarh'tır. Bu zat, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın
vahiy katibi idi. Şeytan onu şaşırttı. Kafirlere katılmasına sebep oldu.
Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Fetih günü, onun öldürülmesini emretti.
Araya Hz. Osman girerek affını diledi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) da
onu affetti."
Nesai, Tahrimu'd-Dem
15, (7, 107).
Osman araya girmese
katib öldürülecek.
115.
Esirlere Sözlü Hakarette Bulunma, Onları Dövme Ve İtirafa
Zorlama
2681.
...Enes'den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.) es-hâbını (Bedr'e
gitmeye) davet etmiş, onlarda Bedr'e (doğru) yola çıkmışlar, (yolda) Kureyş'in
su taşıyan develeriyle karşılaşıvermiş-ler, (develerin idarecisi olarak)
başlarında da Haccac oğullarına ait siyah bir köle varmış, bunun üzerine
Rasûlullah (s.a.)'ın ashabı onu yakalayıp
"Ebû Süfyân nerededir? diye köleyi sorguya çekmişler. O
da;
"Vallahi benim, onun işi hakkında hiçbir bilgim yoktur.
Fakat işte Kureyş geldi, içlerinde Ebû Cehîl, Râbiâ'nın iki oğlu Şeybe ile Utbe
ve Umeyye b. Halef de vardır, diyordu. O bunu söylüyor (sahabe-i kiram da) onu
dövüyordu. Bunun üzerine (köle korkusundan);
Beni (dövmeyi) bırakınız, beni bırakınız, size (gerçeği)
haber vereceğim." diyordu. Bıraktıkları zaman da;
Vallahi benim Ebû Süfyân hakkında hiçbir bilgim yok. Ama
işte Kureyş (size doğru) yola çıktı içlerinde Ebu Cehil, Râbiâ'nın iki oğlu Utbe
ile Şeybe ve Umeyye b.Halef de var. (Size doğru) yöneldiler." diyordu.
Peygamber (s.a) de namaz kılıyor ve bu konuşmayı işitiyordu. Namazı
bitince;
"Nefsim yedi elinde olan Zât'a yemîn olsun ki, siz onu
doğru söylediği zaman dövüyürsunuz, yalan söylediği zaman da bırakıyorsunuz.
İşte Kureyş Ebu Süfyam (sizin saldırınızdan) korumak için (size) yönelmiş
(üzerinize gelmektedir." buyurdu.
(Daha sonra) Enes şöyle devam etti; Rasûlullah (s.a.)
(onlara bu ikazı yaptıktan sonra);
"Şurası yarın falanın düşeceği yerdir." deyip elini yere
koydu "ve şurası da yarın falanın düşeceği yerdir." deyip elini tekrar (bir
başka) yere koydu. "Şurası da yarın falanın düşeceği yerdir." deyip elini tekrar
(bir başka) yere koydu. Şurası da yarın falancanın değeceği yerdir." deyip
elini (bir başka) yere (daha) koydu. (Enes) dedi ki: Nefsim elinde olan Allah'a
yemin ederim ki ertesi gün müşriklerden hiçbiri Rasûlullah (s.a.)'m elini
koyduğu yerden öteye geçemedi. (Hepsi de işaret edilen yerlere düştüler). Bunun
üzerine Rasûlullah (s.a.) onlar hakkında emir verdi ayaklarından tutulup
çekilerek Bedr'in Kuleyb isimli kuyusuna atıldılar.
Muhammed merhametsiz
ve sadist bir kişilik(siz) dir.
Tüm bunlar yetmez mi
İslam’ın hoşgörüden yoksun,kan emici bir din olduğuna.Bence fazla bile okuyup
kendiniz karar verin.