İslam'ın Hoşgörü Dini Olduğu Yalanı

İSLAM'IN HOŞGÖRÜ DİNİ OLDUĞU YALANI

Hani derler ya;İslam hoşgörü dinidir.Gerçek hiçte öyle değil.Bu yazıda Kur’an ve hadisler ışığında,bunun doğruluğunu inceleyeceğiz.

Muhammed Müslümanlaştırmak İçin Savaşmayı Emreder:
Sehl İbnu Hanzaliyye radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam'la Huneyn günü beraber yürüdük. Öğle sonrası oluncaya kadar yürümeyi uzattık. Öğle namazı(nın vakti) girdi. Derken bir atlı geldi. 

"Ey Allah'ın Resulü! dedi. Ben sizin önünüzden ilerledim. Hatta falan falan dağa çıktım. Bir de ne göreyim! Havazin kabilesi toptan karşımda. Kadınları, develeri, davarları toptan Huneyn'de toplanmışlar" dedi. Aleyhissalatu vesselam tebessüm buyurdu ve: 

"İnşaallah, yarın bunlar müslümanların ganimetidir!" dedi ve sordu:

"Bu gece bizi kim bekleyecek?" 

Enes İbnu Ebi Mersed el-Ganevi atılıp: 

"Ben, ey Allah'ın Resulü!" dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam: 

"Öyleyse bin!" buyurdular. Enes atına bindi ve Aleyhissalatu vesselam'ın yanına geldi. O zaman: 

"Şu geçide yönel, en yüksek yerine kadar çık. (Gece boyu atından inme.) Sakın senin cihetinden geceleyin aldatılmayalım!" tenbihinde bulundu. Sabah olunca Aleyhissalatu vesselam namazgahına geçti. İki rek'at namaz kıldı. Sonra: 

"Atlıdan bir haberiniz var mı?" diye sordu. 

"Bir haberimiz yok!" dediler. Namaza duruldu. Resûlullah aleyhissalatu vesselam namaz kılarken geçide doğru (hazan) göz atığyordu. Namazı kılıp selam verince: 

"Müjde, atlınız geldi!" buyurdu. Biz de geçidin ağaçları arasına baktık. Gerçekten o idi. Geldi, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında durdu, (Selam verdi ve:) 

"Ben dedi, gittim bu geçidin en yüksek yerine, Resûlullah'ın emrettiği şekilde vardım. sabah olunca iki geçit daha tırmandım. Baktım kimseyi görmedim!" dedi. Resûlullah aleyhissalatu vesselam ona: 

"Gece (attan) indin mi?" diye sordu. 

"Namaz veya kaza-yı hacet dışında inmedim!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: 

"(Bu amelinle cenneti kendine) vacib kıldın. Bundan böyle ameli terketmenin sana bir günahı yok. (Bu amelin cennete girmen için kafidir)" buyurdular."

Ebu Davud, Cihad 17, (2501).


Yine kırmızı yerlere dikkat.1. alıntıda görebileceğimiz gibi,Muhammed'in gözü ganimette.Tabi ganimet malları arasında,kabilenin kadınlarıda var.Yine haksız yere sadece ganimet için savaş düşünüyor.


2. alıntıda ise,adamın gelecek tüm günahlarını bağışlıyor,namaz kılmana filan gerek yok artık cennetliksin diyor.İlginç bir durum 


Muhammed Ganimet Hırsıyla Kervana Göz Diker
 
Muhammed İbnu Şihab ez-Zühri anlatıyor: "Bana Abdurrahmen İbnu Abidllah İbni Ka'b İbni Malik nakletti: Abdullah İbnu Ka'b -ki babası Ka'b gözlerini kaybettiği zaman kardeşleri değil, kendisi babasına rehberlik etmişti- kavmi içinde Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)ın ashabının hadislerini en iyi bilen ve en iyi öğrenmiş olanıydı. Abdullah dedi ki: "Babam Ka'b İbnu Malik'in, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Tebük seferine çıktığı zaman, sefere katılmayışı ile ilgili hikayeyi kendisinden dinledi. Şöyle anlatmıştı: "Ben Tebük gazvesi hariç Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın çıkardığı gazvelerden hiçbirine katılmamazlık etmemiştim. Gerçi Bedir gazvesine iştirak etmedim. Ancak buna katılmayanlardan kimseyi Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) kınamadı. O seferde Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ve Müslümanlar savaşı değil, Kureyş'in kervanını ele geçirmeyi düşünüyorlardı. Ne var ki Cenab-ı Hakk bunlarla düşmanı beklenmedik anda karşı karşıya getirdi.


Buhari, Vesaya 16, İsti'zan 21, Eyman 24, Ahkam 53; Müslim, Tevbe 53, (2769); Tirmizi, Tefsir; Ebu Davud, Talak 11, (2202), Cihad 173, (2773), Nüzur 29, (3317); Nesai, Talak 18, (6, 152), Nüzur 37, (7, 22).).


Özellikle kırmızı yere dikkat edin.Muhammed savaşı para için yapıyormuş,hiçde savunma amaçlı değil.Tek amacı kendini peygamber olarak tanımayanları öldürmek ve daha fazla ganimet elde etmek.Bunu kırmızı yerde açıkça görebiliyoruz. 


Ebu Cehl Süper Laf Sokuyor

İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "(Bedir günü) savaş meydanından) geçiyordum. Ebu Cehl'in ayağından isabet alarak yıkılmış olduğunu gördüm: 

"Ey Allah'ın düşmanı! Ey Ebu Cehl, nihayet Allah seni de böyle rüsvay etti!" dedim (ve ilavaten): "Bu halde ondan korkacak değilim!" dedim. (Ebu Cehil): 

"Kavminin öldürdüğü kimseden daha şereflisi var mıdır?" diye cevap verdi. Ben, keskin olmayan bir kılıçla vurdum. Bu, bir işe yaramadı. Kendi kılıncı elinden düşünceye kadar vurdum. Onu alıp, onunla vurup geberttim. Resûlullah aleyhissalatu vesselam onun kılıncını bana (ganimet hissemden fazla olarak) verdi."

Buhari, Megazi 8, Ebu Davud, Cihad 142, (2709).


Anlaşılan Ebu Cehl bayaa cesur biriymiş,o halde bile süper laf sokmuş Muhammedpereste.Bir de İslam'da savaş savunma amaçlıdır derler,bu olay anlatıyor ki,savunma değil öldürme amaçlı.Ebu Cehl yaralıyken öldürüyor ve Muhammed'den fazladan ganimet kapıyor.


Allahı Kabul Ettirene Kadar Savaşacakmış

İbn-i Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam): "Ben insanlar Allah'tan başka ilahın olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın elçisi olduğuna şehadet edinceye, namaz kılıncaya, zekat verinceye kadar onlarla savaş etmekle emrolundum. Bunları yaptılar mı, kanlarını, mallarını bana karşı korumuş (emniyet altına almış) olurlar. İslam'ın hakkı hariç. Artık (samimi olup olmadıklarına dair) durumları Allah'a kalmıştır".

Müslim'deki rivayette "İslam'ın hakkı hariç" ibaresi mevcut değildir.

Buhari, İman 17; Müslim, İman 36, (22)

117. İslâm'ı Telkin Etmeden Esîri Öldürmenin Hükmü



2683. ...Sâ'd'dan; demiştir ki: Rasûlullah (s.a.), Mekke'nin fethi günü dört erkek iki kadının, dışında (Mekke'de bulunan tüm) halka eman verdi. (Ravi Mus'âb) bunların (hepsinin) isimlerini verdi ve (bu isimler arasında) İbn Ebî Şerhi de zikretti. Sonra hadisi (sonuna ka­dar) rivayet etti. (Ravi Sa'd rivayetine devam ederek) dedi ki:



İbn Ebi Şerh'e gelince o, Osman b. Affân'ın yanında gizlendi. Rasûlullah (s.a.), halkı kendisine beyat (etmeleri) için çağırınca (Os­man b. Affân) onu ta Rasûlullah (s.a.)'in yanına kadar getirdi ve;



"Ey Allah'ın elçisi Abdullah ile de bey'atlaş" dedi. Bunun üze­rine (Hz. Peygamber) başını kaldırıp (Abdullah'a) üç.defa baktı bu bakışların hiç birinde de (Osman r.a)'ın ba(sözü) nü kabule yanaş­madı ancak üçüncü (defa baktık)dan sonra onunla bey'atlastı. Son­ra ashabına dönüp:
"İçinizde Abdullah'ın (benimle) bey'atlaşmasın(ı istemedi­ğimden (dolayı) ellerimi sakındığımı görünce kalkıp da onu öldüre­cek anlayışlı birisi yok muydu?" buyurdu. (Orada bulunanlar da:)
Ey Allah'ın Rasûlü, biz senin içindekini ancak bize gözle işaret edersen (o zaman) anlayabiliriz dediler. (Hz. Peygamber de);

“Bir   peygambere   hain   gözlere   sahip   olmak   yakışmaz.'' buyurdu.
Ebû Dâvûd der ki: Abdullah, Osman*in sütkardeşiydi, Velid b. Ukbe ise Osman Un anne bir kardeşiydi ve Osman ona şarap içtiğin­den dolayı hadd vurmuştu.



Ebu Davud


Muhammed tam bir mafya gibi dine ilk bakışta(dikkat,söz değil bakış) dine girmediği için adam neden öldürmediniz diye azarlıyor kullarını.Söz olsada haklı bir tarafı yok bunun sonuç olarak müslüman olmayan birini öldürmek serbesttir.Bu hadis bunu rahatlıkla anlayabilmemizi sağlayanlardan bir tanesidir.


Kim Allahı kabul Ederse Canını Korumuş Olur

Tarik el-Eşca'i (radıyallahu anh) Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın şöyle söylediğini haber verdi:

"Kim Lailahe illallah der ve Allah'tan başka mabudları reddederse, Allah onun malını ve kanını haram kılar. (Samimi olup olmadığı meselesi Allah'a aittir.)

Yine Müslim'in bir başka rivayeti "Kim Allah'ı birlerse" diye başlar ve yukarıdaki şekilde devam eder (38. hadis).

Müslim, İman, 37, (23).

Farklı bir hadiste,aynı hüküm.

Müslüman Olmayanlarla Savaşıyor

İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), Bedir savaşında Kureyş'i yendikten sonra Medine'ye döndüğü zaman Yahudileri toplayarak onlara: "Kureyş'in başına gelen musibet size de gelmeden Müslüman olun" dedi. Onlar cevaben: "Ey Muhammed, Kureyş'ten savaşmasını bilmeyen top bir grubu mağlub etmen sakın seni aldatmasın. Şayet bizimle savaşacak olursan bizim kimler olduğumuzu öğrenecek ve bizim gibisiyle hiç karşılaşmadığını anlayacaksın!" dediler. Bunun üzerine Cenab-ı Hakk şu ayeti indirdi: "(Habibim), "O (Yahudi) kafirlerine de ki: Yakında mağlub olacaksınız ve (toptan) cehenneme sürüleceksiniz. O, ne kötü yataktır, (Bedir muharebesinde) karşılaşan iki grub hakkında sizin için muhakkak bir ibret vardı. (Onlardan) bir grub Allah yolunda dövüşüyordu, diğeri ise kafirdi" (Al-i İmran, 12-13).

Ebu Davud, Harac 22 (3001).

Burada da Müslüman olmazlarsa,savaş açacağını söyleyerek Yahudileri tehdit ediyor.
Muhammed’e Mahsus Bir Kan Dökme Mekanı:Mekke

Ebu Şüreyh el-Adevi radıyallahu anh anlatıyor: "Mekke'ye asker sevkeden Amr İbnu Sa'id'e dedim ki:

"Ey emir, bana müsaade et. Fethin ferdası gününde Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın söylemiş bulunduğu bir hadisini hatırlatayım: Allah'a hamd ve senadan sonra şöyle buyurmuştu: "Mekke'yi insanlar değil, Allah haram kılmıştır. Allah'a ve ahirete inanan hiçbir mü'mine orada kan dökmek helal olmaz. Ağaç sökmek de helal olmaz. Eğer biri çıkıp da Resûlullah aleyhissalatu vesselam'ın oradaki savaşını göstererek kan dökmeye ruhsat vermeye kalkarsa kendisine şunu söyleyin: "Allah, Resûlüne izin vermişti, ama size izin vermiyor!" Mekke'de bana bir gündüzün bir müddetinde (gün doğumundan ikindiye kadar) izin verildi. Sonra bugün tekrar eski hürmeti (haramlığı) ona geri döndü. Bu hususu, sizden burada hazır olanlar, hazır olmayanlara ulaştırsın."

Ebu Şüreyh'e: "Amr sana ne dedi?" diye soruldu.

"Ey Ebu Şureyh bunu ben, senden daha iyi biliyorum. "Harem", asi olana, kan döküp kaçana, cinayet işleyip kaçana sığınma tanımaz!" diye cevap verdi" dedi."

Buhari, İlm 37, Cezau's-Sayd 6, Megazi 50; Müslim, Hacc 446, (1354); Tirmizi, Hacc 1, (89), Diyat 13, (1406); Nesai, Menasik 11, (5, 205, 206).

Yahudileri Katletme Emri

İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

"Yahudilerle savaşacak ve onları öldüreceksiniz. Öyle ki taş dahi: "Ey müslüman! işte yahudi, arkamda (saklandı), gel, öldür onu!" diyecek."

Buhari, Cihad 94, Menakıb 25; Müslim, Fiten 79, (2921); Tirmizi, Fiten 56, (2237).

Ve Allah Kureyş ile Savaşma Emri Veriyor

İyaz İbnu Himar radiyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Rabbim, bugün bana öğrettiği şeylerden bilmediklerinizi size öğretmemi emretti. (Ve buyurdu ki): "Benim bir kula verdiğim her mal helaldir. Ben bütün kullarımı hanif (=Müslüman, hakka taraftar) olarak yarattım. Ancak şeytanlar onlara gelip (fıtri) dinlerinden alıp götürdüler, kendilerine helal kıldığım şeyleri haram kıldılar. Kendisine bir güç vermediğim şeyi bana şirk koşmalarını emrettiler." Allah Teala Hazretleri arz ehline baktı ve Ehl-i Kitaptan bir kısmı hariç, onların Arap, Acem hepsine öfkelendi ve dedi ki: "Ben seni, imtihan etmek ve seninle de (başkasını) imtihan etmek üzere gönderdim. Sana, suyun yıkayıp (yok edemeyeceği) bir kitap gönderdim. Ta ki sen onu uyurken de uyanıkken de okuyasın!" Allah Teala hazretleri bana, Kureyş'i ateşe vermemi (onlarla savaşmamı) emretti. Ben: "Ey Rabbim, bu durumda onlar başımı yararlar ve bir ekmek parçasına çevirirler!" dedim. "Öyleyse, seni çıkardıkları gibi sen de onları (Mekke'den) çıkar! Onlara karşı gazada bulun da biz de sana yardım edelim; infakta bulun biz de sana infak edelim. Sen bir ordu gönder, biz de sana onun beş misli (yardımcı melek ordusu) gönderelim. Sana itaat edenlerle birlik ol, asilere karşı savaş!" buyurdu. Cennetlikler üç kısımdır:
- Kuvvet sahibi, adaletli, sadaka veren ve muvaffak olanlar.
- Bütün yakınlarına ve müslümanlara karşı merhametli ve yumuşak kalpli olanlar.
- İffetli, namuslu ve çoluk çocuk sahibi olanlar. Resulullah devamla dedi ki:
- Cehennem ehli de beş kısımdır:
- Aklı olmayan zayıflar. Bunlar, aranızda tabi olarak bulunurlar, hiçbir ehle ve mala tabi değildirler.
- Tamahkarlığını izhar etmeyen hain kişiler. Böylesi, bir kapıyı çalsa mutlaka ihanet eder.
- Akşam, sabah her fırsatta malın ve ehlin hususunda seni aldatan adamlar.
- Cimrilik ve yalanı da zikretti.
- Bir de kötü huylu kaba sözlü insan. Resulullah devamla buyurdular ki:
- Allah Teala Hazretleri, bana mütevazi olmanızı emretti. Öyle ki, hiç kimse hiç kimseye karşı böbürlenmesin, hiç kimse hiç kimseye karşı tecavüzde bulunmasın."

Müslim, Cennet 63, (2865).

Şimdi birileri çıkıp,Kureyşliler Müslümanları Mekke’den çıkardılar,dolayısıyla burada anormallik yok diyebilirler.Birkaç soruyla hangi taraf haklı bakalım:

1.Muhammed putları reddetti,putlara ve taparlarına hakaretler etti.Bu durumda Muhammed’i Mekke’den çıkarmaları normal değil mi?

2.Aynı şey Müslümanlara yapıldığında çok sert tepki gösterdiler,hatta putperestleri kutsal mekanlarına sokmadılar.Putlarını yıktılar,tüm kutsallarını yerle bir ettiler.
Eğer putperestler haksızsa,Muhammed neden aynını yaptı?

3.Yukarıda da gördüğümüz gibi zaten Muhammed Müslüman olmayanın kanını dökmekten bahsediyor.Bu durumda Muhammed’mi haklı, putperestler mi?

Adamların kutsal değerlerini ayaklar altına alırsan elbetteki seni çıkaracaklar,eğer bunu haksız görüyorsan sen neden daha fazlasını yaptın?Bugün Kur’an’ı yakanı öldürürler,bir Müslüman için Kur’an’ın yanması neyse,putperest için de putu odur.

Kesinlikle tek suçlu Muhammed’dir,bunu başlatanda odur.

Putperestlere Pislik ve Ehli-Kitap’la Haraç Verecek Duruma Getirene Kadar Savaşın Diyor

Bir başka rivayette, aynı hadise şöyle gelmiştir:

"Haccu'-ekber günü, kurban bayramı günüdür. el-Haccu'l-ekber de haccdır. Hacca "el-Haccu'l-Ekber" denilmesi, halkın umreye "el-Haccu'l-Asgar" demesinden ileri gelmiştir.

Ebu Hüreyre devamla diyor ki: "O yıl, Hz. Ebu Bekir (radıyallahu anh) bu tebliği halka duyurdu. Bunun üzerine ertesi yıl yani Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in bizzat katılarak Veda haccını yaptığı zaman, tek müşrik hacca katılmadı.

Hz. Ebu Bekir'in müşriklere ilanda bulunduğu sene Cenab-ı Hakk şu ayeti indirdi: "Ey iman edenler! Doğrusu puta tapanlar pistirler, bu sebeple, bu yıldan sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer fakirlikten korkarsanız, bilin ki, Allah dilerse sizi bol nimetiyle zenginleştirecektir. Allah şüphesiz bilendir, hakimdir" (Tevbe 28).

Müşrikler ticaret yapıyorlar, Müslümanlar da bundan faydalanıyorlardı. Allahu Teala müşriklerin Mescid-i Haram'a yaklaşmalarını yasaklayınca, Müslümanlar müşriklerin yaptıkları ticaretin kesilmesiyle ondan elde ettikleri menfaatin kesileceği endişesine düştüler. Bunun üzerine Cenab-ı Hakk şu vahyi indirdi: "Eğer fakirlikten korkarsanız, bilin ki, Allah dilerse sizi bol nimetiyle zenginleştirecektir."

Sonra bunu takip eden ayette Cenab-ı Hakk cizyeyi helal kıldı. Bu daha önce alınmıyordu. Bunu, müşriklerin ticaretiyle elde edilen menfaate bir karşılık (ivaz) yaptı. Cenab-ı Hakk şöyle buyurdu: "Kitap verilenlerden, Allah'a, ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Peygamberinin haram kıldığını haram saymayan, hak dinini din edinmeyenlerle, boyunlarını büküp kendi elleriyle cizye verene kadar savaşın" (Tevbe 29).

Allah Müslümanlara bunu helal kılınca, anladılar ki, Allah kendilerine, müşriklerle olan ticaretin kesilmesi sebebiyle kaybından korkup üzüldükleri menfaatten daha fazlasını vermektedir"

Buhari, Salat 10, Hacc 67, Cizye 16, Meğazi 66, Tefsir, Tevbe 2, 3, 4; Müslim, Hacc 435, (1347); Ebu Davud, Hacc 67, (1946); Nesai, Hacc 161, (5, 234).

İşte bir hoşgörü örneği daha,adamların putlarını kırdığı gibi,kutsal mekanlarına da yanaştırmıyor.Ve Ehli-Kitap’la zayıflayıp haraç verecek duruma getirene kadar savaşın diyor.Bu da Müslümanların aç kalmamaları için Allah’ın bulduğu alternatif bir yolmuş.Putperestleri düşünen yok.Tevbe 29. ayet ise açıkça para için Kitap Ehli’yle savaş emrini veriyor.Burada Müslümanların ‘’Eğer Onlar Müslümanlara savaş açarlarsa,sizde karşılık verin aksi takdirde savaşmayın’’ hükmü var demeleri gibi iddialar çok abes kaçacaktır.

İslamı Benimsemeyenlere Karşı Savaş Emri

Ferve İbnu Müseyrk (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e bir gün:

"- Ey Allah'ın Resûlü, kavminden yüz çevirenlere karşı, İslam'ı benimseyenlerle bir olup mücadele edeyim mi?" diye sordum. Onlarla savaşma hususunda bana izin verdi ve beni emir tayin etti. Ben (Medine'den) ayrılınca:

" Gutayfi ne yaptı.?" diye benden sormuş. Kendisine, gittiğim söylenince hemen peşimden birisini göndererek beni geri çağırdı ve şu talimatı verdi:

" Kavmini İslam'a davet et. Onlardan İslam   gelenlerin Müslümanlığını kabul et. Kabul etmeyenler için savaşmakta acele etme, ben sana yeni bir emir gönderinceye kadar bekle."

Der ki: Sebe kavmi hakkındaki ayetler nazil olmuştu. Bir adam sordu:

"- Ey Allah'ın Resûlü, Sebe de ne? Bir yer veya bir kadın mıdır?"

" Ne bir yer, ne de bir kadın değildir. Bilakis bir erkektir. On çocuklu bir Arap. Bu çocuklardan altısı Yemen cihetine gidip yerleşti, dördü de Şam cihetine gidip yerleşti. Şam tarafına gidenler Lahm, Cüzam, Gassan ve Amile kabilelerini ortaya çıkardılar. Yemen tarafına gidenler ise Ezd, Es'ariyyun, Hımyer, Kinde, Müzhic ve Enmar halkını

meydana getirdiler. "

Bir adam:

" Enmar da ne?" diye sordu.

" Enmar, dedi, Has'am ve Becile kabilelerinin mensup olduğu cemaattir."

Ebu Davud, Hurufve'l-Kıra'at 1, (3978); Tirmizi, Tefsir, Sebe, (3220).

Bu karedede gördüğümüz gibi,İslam’ı kabul etmeyenler ölmeli diyor.

Müslüman Olmayanların Malına El Koyulabilir

Osman İbnu Ebi Hazim, babası vasıtasıyla dedesi Sahr (radiyallahu anh)'dan rivayet ediyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Taif'e karşı gazveye çıkmıştı. Sahr bunu işitir işitmez, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a imdad etmek üzere bir grup atlıyla hareket etti. Ancak, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ı fetih yapmadan geri dönmüş buldu. Sahr, o gün Allah'a yemin ederek: "Şu Kasr, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın hükmüne boyun eğmedikçe kuşatmayı kaldırmayacağım" dedi ve oradan ayrılmadı. Nihayet içeridekiler Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın hükmüne boyun eğdiler. Sahr, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a şöyle yazarak durumu bildirdi:  "Emmaba'd: Ey Allah'ın Resulu! Sakif senin hükmüne boyun eğmiştir. Ben, onları süvariler arasında getiriyorum."  Resulullah (aleyhissalatu vesselam)  "Es-salatu Camiatun" diye nida edilmesini emretti. Kahraman (yani Sahr) için: "Rabbim, şu kahramana atlarını, adamlarını mübarek kıl!" diye on kere dua etti. Derken halktan bir grup Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın yanına geldi. Muğire İbnu Su'be söz alıp: "Ey Allah'ın Resulu! Sahr, halamı yakaladı. Halbuki halam Müslümanların girdiği şeye (imana) girmişti" dedi. Resululah (aleyhissalatu vesselam) onları çağırıp: "- Ey Sahr, bir kavm Müslüman oldu mu, artık kanlarını da mallarını da korumuş olurlar. Muğire'ye halasını iade et!" dedi. O da kadını ona iade etti. Sahr, Beni Süleym'e ait olan bir suyu Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'den istedi. Beni Süleym, İslam'dan kaçarak bu suyu terketmişti. Sahr: "Ey Allah'ın Resulu, beni ve kavmimi oraya yerleştir!" dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Pekala!" dedi ve onu oraya yerleştirdi: Sonra Süleymiler Müslüman oldular ve Sahr'a gelip suyu kendilerine iade etmesini söylediler. Sahr, buna imtina edince Süleymiler, Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a başvurdular: "- Ey Allah'ın Resulu, biz Müslüman olduk, suyumuzu iade etmesi için Sahr'a geldik. O imtina edip vermedi" dediler. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) Sahr'ı çagırttı. Gelince: " Ey Sahr, bir kavm Müslüman olunca mallarını ve kanlarını korurlar, bunlara sularını geri ver!'' diye emretti. Sahr: "- Başüstüne ey Allah'ın Resulu!" dedi. Ravi der ki: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın yüzünün bu sırada suyu Sahr'dan geri almaktan duyduğu haya sebebiyle genç kızın yüzü gibi kızardığını gördüm."

Ebu Davud, Harac 36, (3067).


Müslüman olmayanların mallarına el koymak caizdir,İslam’a girdikleri takdirde malları geri verilir.

Antlaşma Olmadan Önce Kilise Yıkıyorlarmış

İbnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam), Necranlılarla iki bin takım elbise üzerine sulh yaptı. Yarısını Sefer ayında, yarısını da Recep ayında Müslümanlara teslim edeceklerdi. Ayrıca gazvede kullanmak üzere ariyeten otuz zırh, otuz at, otuz deve ve her çeşit silahtan otuzar aded vereceklerdi. Müslümanlar, bunları, Yemen'de ihanetli bir harb olduğu takdirde Necranlılardan alıp kullanacaklar, sonra iade edeceklerdi. Buna mukabil Müslümanlar da Hiristiyan mabedlerini yıkmayacaklar, dini-ilmi reislerine dokunmayacaklar, bir hadise çıkarmayıp yahut da faiz yemedikleri müddetçe dinlerinde rahatsız etmeyeceklerdi."

Ebu Davud, Harac 30, (3041).

Zina Yapanlardan Erkeği Yaşatıyor-Kadını Recm Ediyor

Ebû Hüreyre ve Zeyd İbnu Halid el-Cüheni (radıyallahu anhüma) anlatıyor: "Bir bedevi, Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e gelerek:

"- Ey Allah'ın Resûlü, Allah aşkına, hakkımda Allah'ın kitabıyla hükmet!" diye yemin verdi. Bundan daha fakih olan bir diğeri de:

"- Evet aramızda Kitabullah'la hükmet, bana da izin ver!" talebinde bulundu. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:

" Meramını söyle! (seni dinliyorum)" dedi. Adam:

"- Oğlum bunun yanında işçi idi. Karısıyla zina yaptı. Bana,"Oğlun için recm gerekir" dediler. Ben de hemen oğlum namına yüz koyunla bir cariyeyi fıdye verdim. Sonra bir de ilim adamlarına sordum. Bana: "Oğluna yüz deynek ve bir yıl sürgün cezası gerekir; bu adamın karısına da recm cezası icabeder" dediler" dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam):

"- Ruhumu kudret elinde tutan Zat'a yemin olsun ikinizin arasını Kitabullah    uygun şekilde hükme bağlayacağım: Cariye ve koyunlar sana geri verilecek. Oğluna yüz sopa ve bir yıl sürgün tatbik edilecek" buyurdu. Sonra, Eslemli bir adama seslendi:

" Ey Üneys! bu zatın hanımına git, eğer zinayı itiraf ederse onu recmet gel!"

Üneys, kadına vardı. O suçunu itiraf etti. Resûlulluh (aleyhissalatu vesselam) emretti, kadın recmedildi."

Buhari, Muharibin 30, 32, Vekalet 13, Şehadat 8, Haberu'I-Vahid I, İ'tisam 2; Müslim, Hudud, 25, f1697,1698); Muvatta, Hudud 6, (2, 822); Tirmizi, Hudud 8, (1433); Ebu Davud, Hudud 25, (445); Nesai, Kudat 21, (8, 240, 241); İbnu Mace, Hudud 7, (2549).

Recm Muhammed’in çok sık kullandığı bir ceza şeklidir.Peygamber olan biri böyle insanlık dışı bir şeyi nasıl uygun görür,anlamak zor.Buradaki adaletsizliğide görmüşsünüzdür,adamın fidyesini bile geri veriyor,sadece sopa ve sürgünle yırtıyor ama kadın recm ediliyor.Sizce bir peygamber hatta insan bu kadar adaletli olabilir mi?

Recm:Taşlayarak öldürme.

Muhammed’e Hakaret Ettiği İçin Öldürülen Hamile Cariye

İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Ama yani gözleri kör bir zat, ümmü veled olan cariyesini, Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a şetmettiği için öldürdü. Resûlullah aleyhissalatu vesselam cariyenin kanını heder eddetti."

Ebu Davud, Hudûd 2, (4361); Nesai Tahrim 16, (7, 107, 108).

Ümmü veled:Efendisinden hamile kalan cariyedir.Efendisi ölünce hür olur.

Şetmetmek:hakaret etmek,küfretmek.

Sadece hakaret etti diye öldürmek mi gerekir?O zaman dinsizlerin tüm Müslümanları öldürmeleri gerekir,çünkü kutsal kitapları dahi dinsizlere birçok hakarette bulunur,hatta Allah’ın beddua ettiği bile görülür.Sırf hakaret etti diye –hem de hamile bir kadını- öldürmek ahlaka,insanlığa sığar mı?En ufak şeyde köpüren Muhammed,bu olayda kadının kanını ziyan olmuş saymaktan başka bir şey yapmamış.

Adalet bu olsa gerek.

Muhammed Adamın Kafasını Taşla Eziyor

Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Bir yahudi, gümüş takıları için bir cariyeyi taşla öldürmüştü. Cariye Resûlullah aleyhissalatu vesselam'a getirildi. Henüz canını teslim etmemişti. Kadıncağıza (birkısım isimler sayılarak): "Seni falanca mı öldürdü?" diye soruldu. Başıyla: "Hayır!" diye işaret etti. "Seni falan mı öldürdü?" diye bir başka isim zikredildi. Kadıncağız yine: "Hayır!" manasında başıyla işaret etti. Üçüncü kere sordu. Bu sefer: "Evet!" dedi ve başıyla işaret etti.

Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam adamı (yakalattı, adam suçunu itiraf etti) o da iki taşla öldürdü, başını iki taş arasında ezdi."

Buhari, Diyat 7, 4, 5, 12, 13, Husûmat 1, Vesaya 5; Müslim, Kasame 15, (1672); Ebu Davud, Diyaüt 10, (4527, 4528, 4529), 14, (4538); Tirmizi, Diyat 6, (1394); Nesai Kasame 11, (8, 22).



Muhammed kesinlikle sadisttir.Adamın cariyeye yaptıkları çok büyük şeyler kabul edilemez tabi ki.Buna karşın Muhammed’in adamın kafasını ezmesimi gerekirdi?Karar sizin,recmmi daha insanlık dışıdr –ki Muhammed recm uygulamayı da çok sever- yoksa iki taş arasında kafa ezmek mi?Kesinlikle daha makul cezalar bulabilirdi,örneğin kellesini uçursa daha hafif kalır sanırım.

Şiddet

İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) dedi ki: "Allah ve Peygamberiyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuğa uğraşanların cezası öldürülmek veya asılmak yahut çarpraz olarak el ve ayakları kesilmek ya da yerlerinden sürülmektir. Onlara ahirette büyük azab vardır. Şu kadar ki, siz kendileri üzerine kadir olmazdan (kendilerini ele geçirmezden evvel) tevbe eden (muhariblerle yol kesen)ler müstesnadırlar. Bilin ki Allah, çok affedici ve çok merhamet sahibidir" (Maide 33-34) ayeti müşrikler hakkında indi. Kendileri mağlub edilmezden önce, kim gelip teslim olursa bu, ona işlediği suç sebebiyle had cezası uygulamaya mani değildir."

Ebu Davud, Hudud 3, (4372); Nesai, Tahrimü'd-Dem 9, (7, 101).

Haksız Yere Öldürme

İbnu Abbas (radıyallahu anhüma) anlatıyor: Müslümanlardan bir grup, (gazve sırasında) sürüsünü otlatan bir kimseye rastladılar. Adam, onlara es-selamu aleyküm diyerek (İslami adaba uygun) selam verdi. Ama onlar adamı yakalayıp öldürdüler ve sürüsüne elkoydular. Bunun üzerine şu ayet indi: "Ey iman edenler: Allah yolunda cihada çıktığınız zaman (meselelerin) tam bir açıklanmasını bekleyin. Size (Müslümanca) selam verene, dünya hayatının (geçici) menfaatini arayarak, "sen mü'min değilsin" demeyin. İşte Allah'ın katında birçok ganimetler vardır. Evvelce siz de böyle iken Allah size lutfetti..." (Nisa, 94).

İbnu Abbas ayeti okudu ve ayette geçen ve Nafi kıraatına göre esselem olan kelimeyi es-selam olarak kıraat buyurdu.

Buhari, Tefsir Nisa 17; Müslim, Tefsir 22, (3025); Ebu Davud, Huruf ve'l-Kıraat 1 (3974). Yukarıdaki metin Sahiheyn'e aittir.


Din Değiştirdiği İçin Öldürme Emri

İbnu Abbas (radıyallahu anhüma), "Gönlü imanla dolu olduğu halde, zor altında olan kimse müstesna, inandıktan sonra Allah'ı inkar edip, gönlünü kafirliğe açanlara Allah katından bir gazap vardır, büyük azab da onlar içindir" (Nalh, 106) ayetindeki umumi hükümden şöyle bir istisna yaptı: "Rabbin, türlü eziyete uğratıldıktan sonra hicret eden, Allah uğrunda savaşan ve sabreden kimselerden yanadır. Rabbin şüphesiz bundan sonra da bağışlar ve merhamet eder." (Nahl, 110).

Burada kastedilen Abdullah İbnu Ebi Sarh'tır. Bu zat, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın vahiy katibi idi. Şeytan onu şaşırttı. Kafirlere katılmasına sebep oldu. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Fetih günü, onun öldürülmesini emretti. Araya Hz. Osman girerek affını diledi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) da onu affetti."


Nesai, Tahrimu'd-Dem 15, (7, 107).

Mekkede Güçsüzdü

Abdullah İbnu Avn anlatıyor: "Nafı'ye yazarak savaştan önce (müşrikleri İslam'a) davet etme hususunda sordum. Şu cevabı verdi: "Bu İslam'ın başında idi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Beni Müstalik'e ani baskın yaptı. Adamları gafıldi, hayvanları su kenarında sulanmakta idi. Savaşabilecekleri öldürdü, kadın ve çocuklarını da esir etti. O gün Cüveyriye (radıyallahu anha) validemizi esir almıştı.

Bunu bana Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) rivayet etti. Abdullah bu orduya asker olarak katılmıştı."

Buhari, Itk 13; Müslim, Cihad 1, (1730); Ebu Davud, Cihad 100, (2633).

Muhammed Mekke’de güçsüzdü,o nedenle herkesle iyi geçiniyor gibi görülüyordu.Yalnız Medine’de güçlenince artık iyilik rollerini bırakıp,kan dökmeye başladı.Burada da açıkça görüyoruz,İslam’a davet için bile değil sırf mal için saldırıyor.Müşriklerin saldırıdan haberleri bile yokken,bir nevi arkadan vuruyorlar.Kadın ve çocuklarını da esir alıyor.

Muhammed’in Yahudilerle İşbirliği

Zühri anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), kendisiyle birlikte savaşmış olan Yahudilerden bir gruba, ganimetten pay ayırdı."

Tirnıizi, Siyer 10, (1558).


İntikam

Übey İbnu Ka'b (radıyallahu anh) anlatıyor: "Uhud savaşında Ensar'dan altmış dört, Muhacirler'den de altı kişi şehid düştü (radıyallahu anhüm ecmain). Bu şehidlerden biri de Hz. Hamza (radıyallahu anh) idi. Bunların cesedlerinden bazı uzuvlarını kopararak hakaretlerde bulundular. Bunun üzerine Ensar: "Bir gün beze de böyle bir fırsat düşerse, bu hakaretin daha fazlasını yapacağız" dediler.

Mekke'nin fethi günü olunca şu ayet indi: "Eğer ceza vermek isterseniz size yapılanın ayniyle mukabele edin. Sabrederseniz andolsun ki bu sabredenler için daha iyidir." (Nahl, 126).

Bir adam: Bugünden sonra Kureyş yok! dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Dört kişiden başka kimseye dokunmayın" diye emretti."

Tirmizi, Tefsir, Nahl (3128).

Cariye Dağıtıyor

İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Nadir ve Kureyza yahudileri Resûlullah aleyhissalatu vesselam ile savaştılar. O da Beni'n-Nadir'i sürdü. Kureyza'yı yerinde bıraktı. Kureyza'ya ihsanda dahi bulundu. Sonradan onlar da Resûlullah'la savaştılar. Aleyhissalatu vesselam da erkeklerini öldürdü, kadınlarını, mallarını, çocuklarını müslümanlar arasında taksim etti."


Buhari, Megazi 14, Müslim; Cihad 62, (1766); Ebu Davud, İmaret 23, (3005).

Görüldüğü gibi ilk savaşı Muhammed başlatmış,sonra kadınlarını mal gibi dağıtmış,çocuklarıyla beraber.

İslam’dan Çıkan Katibe Ölüm Cezası

İbnu Abbas (radıyallahu anhüma), "Gönlü imanla dolu olduğu halde, zor altında olan kimse müstesna, inandıktan sonra Allah'ı inkar edip, gönlünü kafirliğe açanlara Allah katından bir gazap vardır, büyük azab da onlar içindir" (Nalh, 106) ayetindeki umumi hükümden şöyle bir istisna yaptı: "Rabbin, türlü eziyete uğratıldıktan sonra hicret eden, Allah uğrunda savaşan ve sabreden kimselerden yanadır. Rabbin şüphesiz bundan sonra da bağışlar ve merhamet eder." (Nahl, 110).

Burada kastedilen Abdullah İbnu Ebi Sarh'tır. Bu zat, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)'ın vahiy katibi idi. Şeytan onu şaşırttı. Kafirlere katılmasına sebep oldu. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Fetih günü, onun öldürülmesini emretti. Araya Hz. Osman girerek affını diledi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) da onu affetti."


Nesai, Tahrimu'd-Dem 15, (7, 107).

Osman araya girmese katib öldürülecek.



115. Esirlere Sözlü Hakarette Bulunma, Onları Dövme Ve İtirafa Zorlama




2681. ...Enes'den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.) es-hâbını (Bedr'e gitmeye) davet etmiş, onlarda Bedr'e (doğru) yola çıkmışlar, (yolda) Kureyş'in su taşıyan develeriyle karşılaşıvermiş-ler, (develerin idarecisi olarak) başlarında da Haccac oğullarına ait siyah bir köle varmış, bunun üzerine Rasûlullah (s.a.)'ın ashabı onu yakalayıp

"Ebû Süfyân nerededir? diye köleyi sorguya çekmişler. O da;

"Vallahi benim, onun işi hakkında hiçbir bilgim yoktur. Fakat işte Kureyş geldi, içlerinde Ebû Cehîl, Râbiâ'nın iki oğlu Şeybe ile Utbe ve Umeyye b. Halef de vardır, diyordu. O bunu söylüyor (sahabe-i kiram da) onu dövüyordu. Bunun üzerine (köle korku­sundan);

Beni (dövmeyi) bırakınız, beni bırakınız, size (gerçeği) haber vereceğim." diyordu. Bıraktıkları zaman da;

Vallahi benim Ebû Süfyân hakkında hiçbir bilgim yok. Ama işte Kureyş (size doğru) yola çıktı içlerinde Ebu Cehil, Râbiâ'nın iki oğlu Utbe ile Şeybe ve Umeyye b.Halef de var. (Size doğru) yö­neldiler." diyordu. Peygamber (s.a) de namaz kılıyor ve bu konuş­mayı işitiyordu. Namazı bitince;

"Nefsim yedi elinde olan Zât'a yemîn olsun ki, siz onu doğru söylediği zaman dövüyürsunuz, yalan söylediği zaman da bırakıyor­sunuz. İşte Kureyş Ebu Süfyam (sizin saldırınızdan) korumak için (size) yönelmiş (üzerinize gelmektedir." buyurdu.

(Daha sonra) Enes şöyle devam etti; Rasûlullah (s.a.) (onlara bu ikazı yaptıktan sonra);

"Şurası yarın falanın düşeceği yerdir." deyip elini yere koydu "ve şurası da yarın falanın düşeceği yerdir." deyip elini tekrar (bir başka) yere koydu. "Şurası da yarın falanın düşeceği yerdir." deyip elini tekrar (bir başka) yere koydu. Şurası da yarın falancanın değe­ceği yerdir." deyip elini (bir başka) yere (daha) koydu. (Enes) dedi ki: Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki ertesi gün müşrikler­den hiçbiri Rasûlullah (s.a.)'m elini koyduğu yerden öteye geçeme­di. (Hepsi de işaret edilen yerlere düştüler). Bunun üzerine Rasûlul­lah (s.a.) onlar hakkında emir verdi ayaklarından tutulup çekilerek Bedr'in Kuleyb isimli kuyusuna atıldılar.



Ebu Davud


Görüyorsunuz değil mi,saldırıyı onlar başlatıyorlar birde adamları ayaklarından tutup sürükleyerek kuyuya atıyorlar.Ha birde köleyi dövmek var.
----------------
Muhammed merhametsiz ve sadist bir kişilik(siz) dir.

Tüm bunlar yetmez mi İslam’ın hoşgörüden yoksun,kan emici bir din olduğuna.Bence fazla bile okuyup kendiniz karar verin.