Petrolün Oluşumu

Mucize İddiası:
4- O otlağı çıkardı.
5- Sonra da onu karamsı bir sel suyuna çevirdi.
                                                                    87- Ala Suresi 4-5

"Sel suyu" diye çevirdiğimiz kelimenin Kuran’da Arapça geçişi "Gusa" şeklindedir. "Karamsı" diye çevirdiğimiz kelime ise Kuran’da "Ehva" diye geçer.

Petrol, daha çok eğrelti ve algler gibi yeşilliklerin (otlağın), kaya tabakaları arasında çeşitli bakteri işlemleri görmesiyle ve uzun bir zaman sürecinin geçmesiyle oluşmuştur. Günümüzde petrolün temel kaynağının organik maddeler olduğu kabul edilmektedir. İnsan yaratılmadan önce yaratılan otlaklar, Dünya’nın ekolojik dengesindeki yerlerinin yanında, ileride petrole dönüşmek üzere de görevlendirilmiştir. Organik kalıntılar deniz yatağında milyonlarca yıl boyunca çürümüş ve geriye yalnızca yağlı maddeler kalmıştır. Yağlı maddeler çamur altında kalmış ve zamanla çamur sıkışıp kayaç katmanlarına, alttaki yağlı maddeler de petrole dönüşmüştür.

Petrol aynen ayette geçtiği gibi "sel suyu" özelliği göstermektedir. Çoğunlukla petrol oluştuğu yerden başka yerlere göç etmiştir. Yani petrol oluştuğu yerin dibine direkt çöken bir yapıda değildir. Petrol bir sel suyu gibi hareket eden, göç eden, gözeneksiz, sert kayaçlarla karşılaşınca ise buralarda toplanan bir yapıya sahiptir. Bulunan petrol yatakları işte bu tip kayaçların petrolü tutması ile oluşmuştur.

Kısacası petrol, ayetlerde geçtiği gibi:

1- Bitki gibi organik madde kökenlidir.
2- Karamsı renktedir.
3- Sel suyu gibi hareket eder.
Reddiyem:

“Ehva”nın anlamı doğru verilmiştir fakat “Gusa” kelimesi çarpıtılmıştır, Kurtubi bu kelimeleri şöyle açıklar:

"Sonra da onu, kupkuru ve simsiyah hale getirendir." buyruğundaki: “El-ğusâu” "Selin (aktığı zaman) vadinin kenarlarına attığı ot, bitki ve çerçöp" demektir. Şeddeli olarak “El-ğussâu” da aynı şeydir. Çoğulu; “El-eğsâu” diye gelir. 
Katade dedi ki: Bu kelime kuru olan şey demektir. Parçalanıp, kurumuş bulunan sebze ve ota; “Gusâu” ile “Heşim” denilir. Suyun etrafında bulunan çör-çöpe de; “Ğusâu” denilir. Nitekim şair şöyle demiştir: 
"el-Müceymir denilen yerin, dağı sabah vakti, (etrafını saran) selden ve çerçöpten; Sanki yün eğiren bir kirmenin çizdiği yörünge gibidir." 
Dilciler: "Ğasa’l-vâdi vecefen" "Vadi çerçöp getirdi ve bu gibi şeyleri bir kenara bıraktı" diye bir kullanım nakletmişlerdir. Aynı şekilde, suyun üstüne köpük ve fayda vermeyen şeyler, çıkacak olursa bu tabir kullanılır.

Yani genel anlamda “kurumuş bitki, çerçöp “demekmiş. En fazla; selin sürükleyip bir yerlere attığı kurumuş, çürümüş otlağı anlatıyor ayet, su ile tek ilgisi bu. Yani otlağın sıvılaştığından değil, sel suyu ile etrafa sürüklenip atılan kurumuş, kararmış otlaktan bahsediyor. Bunun ise petrolle en ufak bir ilgisi yok.

Öte yandan, ayet gerçekten petrolden bahsetseydi bile, bu nasıl mucize olurdu? Petrol çok eskilerden beri bilinen, kullanılan bir maddedir. Mucize Yalanları sitesinden bir alıntı yapayım:

”Petrol” sözcüğü Latince ‘taş’ manâsına gelen “petra” ve ‘yağ’ manâsına gelen “oleum” kelimelerinden oluşur; Latince “oleum petrinum” olarak adlandırılır. 
Petrol antik çağda ünlü tarihçi Herodot’ta ( M.Ö. 484-430) bile geçmektedir. Yani tarihi en az Kuran’ın yazılışından 1100 sene öncesine kadar dayanır. Petrol kandillerde yanıcı bir yağ olarak kullanıldığı gibi nerelerde bulunduğundan kokusundan rengine kadar bütün özellikleri o zamanlarda tarif edilmiştir. Birçok konuda olduğu gibi bu mucize yalanı da hiçbir bilgisi olmayan, ufacık bir araştırma dahi yapmayan ve anlatılanı peşinen kabul etmeye hazır olanlar için yazılmıştır. 
Herodot, Book VI., 119. paragrafta, 273 ve 275. sayfalarda petrol konusu geçmektedir. 273. Sayfada adı geçen Susa eski İran’da bir şehirdir. 
275. Sayfanın 4. satırında geçen “oil” sözcüğü dip notta “petroleum” olarak belirtilmiştir. 
M.Ö. 23 ve 79 yılları arasında yaşamış olan Caius Plinius’a ait “Naturalis Historia” adlı 37 ciltlik kitaptaki Book XXXV 179′da önce çamura benzeyen bir zift türünden bahsedilerek petrol şu şekilde anlatılır: 
“Ayrıca Babil’de oldugu gibi, bir Yunan adası olan Zakynthos’ta akıcı bir yer zifti vardır ki buradakinin rengi daha açıktır. Apollonia’dan çıkan da akıcıdır ve Yunanlılar bunun tüm çeşitlerini “pissaasphaltos” olarak adlandırmaktadırlar. (Asphaltos eski Yunanca’da zift, Pissa ise katran manasındadır. ) Sicilya’da, Agrigentum yakınlarındaki bir kaynakta da yağlı yer reçinası cinsi bir madde bulunur ki bu madde suya bir derenin rengini vermektedir. 
(Derenin renginin yeşilimsi olduğu göz önünde bulundurulursa bunun da petrol olduğu anlaşılacaktır.) Burada yaşayan insanlar deste haline getirdikleri sazların uçlarındaki çiçeklerin yardımıyla suyun yüzeyinden sazlara hemen yapışan bu maddeyi toplayıp kandillerde yağ yerine yakmak ve büyükbaş hayvanlardaki uyuz hastalığını tedavi etmek için kullanmaktadırlar. Bazıları ise yer zifti çeşitlerini benim 2. kitapta sözünü ettiğim “Naphta” olarak adlandırmaktalar. Ancak çok çabuk tutuşur bir özelliği olmasından dolayı genelde ateşe yakın yerlerde kullanılması zorlaşmaktadır. Gerçek yağ zifti pırıl pırıl parlaması, ağır olması, siyah ve parlayan bir renge sahip olması gibi özellikleri ile ayırt edilebilir. Bazı özellikleri kükürt’e benzemektedir; dindirme, dağıtma, çekme ve birbirine yapışma gibi etkilere sahiptir. Yakıldığında dumanı yılanları kaçırır. Gözlere kan durmasına, vücuttaki beyaz lekelere ve kaşınmaya karşı Babil’de elde edilen zift iyi gelir.” 
330 -395 yılları arasında yaşamış Yunan asıllı bir Latin tarihçisi olan Ammianus Marcellinus’da Book XXIII, 6. Bölüm, 37. ve 38. paragraşarda oil’in ne şekilde hazırlandığını; M.Ö. 64 ve M.S. 23 yıllarında yaşamış Yunanlı tarihçi ve coğrafyacı Strabon da 17 ciltlik “Geographika” adlı yapıtında Book 16, 1. bölüm, 15. paragraf’ta Babil’de ki asfalt üretimini anlatır. (76)

Dick Teresi de şunları yazar:

Çinliler petrol endüstrisinin öncülüğünü yapmışlardır. Eski Ahit'te petrol sızıntılarını önceleyen kayıtlar bulunmaktadır. Jo shui(zayıf su) petrolün Çin dilindeki ismiydi, çünkü her ne kadar o sıvı olsa da hiçbir şey onun üzerinde yüzemiyordu. Yaklaşık olarak M.S 190'da Thang Meng ''Bazı su kaynaklarından et suyuna benzer bir sıvının aktığını '' yazmıştır. Bu yapışkan bir sıvıdır-donmamış yağ gibidir. Eğer onun üzerine ışık gelirse, parlak bir alevle yanmaya başlamaktadır. M.Ö 300 yılından kalan kayıtlar onun baltaları yağlamak ve bir ateş kaynağı olarak kullanıldığını ortaya koymaktadır. Konfüçyüs’e göre, Szechwan'da M.Ö 211 yılına ait doğalgaz kaynaklarının kayıtları bulunmaktadır.(77)

İnsanlar gözlemliyor, inanılası zor işler başarıyor, sadece bir değnekle Dünya’nın çevresini gerçeğe çok yakın şekilde ölçebileni bile var. İnsanı bu kadar küçük gören ve en basit bilgileri bile Tanrı’ya bağlayabilen zihniyetlerin ürünüdür bugünkü gericilik, cehalet. Neysee…


Sonuç:

• Bu da diğerleri gibi çarpıtma ürünüdür, ayette petrole en ufak bir işaret yoktur.

• Petrol Kur’an’dan çok önceki kaynaklarda bilindiği için mucizecilerin iddiaları doğru olsaydı bile, bu Kur’an’ın mucizesi olamazdı.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

76Mucize Yalanları Sitesi, “Petrol Mucizesi” Başlıklı Reddiye.
77Dick Teresi, Kayıp Keşifler, s.262.