Hindu Metinlerinde Gerçekten Mucizeler Var mı?

Birkaç okuyucum haklı olarak ''Purana ve Vedaların Mucizeleri'' isimli kategori altında yayınladığım ayetlerin doğru olup olmadığını sordu.Neredeyse hiçbirini kontrol edemediğimi itiraf etmeliyim(çoğunun ayet numaraları bile verilmemiş alıntıladığım sitede).Kontrol edemeyince ben de kendim mucize aramaya koyuldum.Onlardan örnekler sunayım,gerçekten de bu metinler birçok araştırmacının dikkatini çekmiştir,dikkat çekici bilgiler barındırır;
Rig Veda:7.32.22:Like kine unmilked we call aloud, Hero, to thee, and sing thy praise,Looker on heavenly light, Lord of this moving world, Lord, Indra, of what moveth not.  
Süt vermeyen inekler gibi yüksek sesle sesleniriz sana Kahraman! ve seni öven şarkılar söyleriz,görkemli göksel ışık,hareket eden bu dünyanın Efendisi ve hareket etmeyen herşeyin efendisi,İndra!

Dünyanın hareket ettiği açıkça söylenmiş.Devam edelim;

Rig Veda 10.25.6=Our herds thou guardest, Soma, and the moving world spread far and wide. 
Soma!Sen topluluğumuzu ve uzak mesafelere hareket eden dünyayı koru. 
Yine dünyanın hareketi.Bir diğeri;
Rig Veda:Who scatter clouds about the sky, away over the billowy sea: O Agni, with those Maruts come.
Bulutları dalgalı denizden uzaklara dağıtan; Ey Agni,Marutlar ile gel.
Müslümanlar bulutların hareketinin bilinmesine bile mucize diyor,dolayısıyla bunu mucize olarak sunmama şaşmayın,mucizevi hiçbirşeyi yok,rahatça gözlemleniyor.
Rig Veda:Where now is Surya, where is one to tell us to what celestial sphere his ray hath wandered? 
Güneş şimdi nerede,nerede bize göksel kürenin ışınlarını gönderdiği yeri söyleyecek olan?
Görüldüğü gibi Güneş'in küre oluşundan bahsedilmiş,halbuki Güneş tepsi gibi görünür,bunun keşfedilebilmesi imkansızken o zamanlar,nasıl bilmişler?


Bu arada numaralarını vermediklerim sizi huylandırmasın,ayetleri aldığım kaynakları vereceğim siz de arama bölümüne yazarak rahatça kontrol edebileceksiniz.Devam edelim;
Rig Veda:THREE spheres of light, O Varuna, three heavens, three firmaments ye comprehend, O Mitra... 
Sen 3 ışık küresi,Varuna,3 cennet,3 göğü algılarsın,Ey Mitra... 
 Hindularda da gök katlıdır,7 katlıdır hem de,gördüğünüz gibi burada 3 katından bahsedilmiş,3 gök denilerek.

Rig Veda 10.22.14=That Earth, through power of knowing things that may be known, handless and footless yet might thrive, Thou slewest, turning to the right, gu;na for every living man. 
Bu dünya bilinen şeylerin gücü sayesinde bilinebilir,elsiz ve ayaksızdır ama gelişebilir,Sen döndürürsün,sağa döndürensin,ve yaşayan bütün insanlık için buna(döndürmeye) devam edeceksin.
Yine açıkça dünyanın döndüğünden bahsediliyor,dönüş yönü yanlış verilmiş ama sorun değil,önemli olan dünyanın dönmesinden bahsetmesidir.Bir diğer;

Vishnu Purana:2:8=There is in truth neither rising nor setting of the sun, for he is always; and these terms merely imply his presence and his disappearance."
Güneş gerçekte ne batar ne de doğar,bu her zaman böyledir; ve bu terimler(doğmak-batmak) sadece onun görünmesini(sabah) ve kaybolmasını(akşam) ima eder.


Çok şaşırtıcı değil mi?Şaşırmaya devam;
Brahmanda Purana:8:8=The magnitude and the movement of the planets dependiing on the sun are mentioned.  
Gezegenlerin büyüklüğü ve hareketlerinin Güneş'e bağlı olduğundan bahsedildi. 
Aynen öyle,Güneş'e bağlıdır.İnsanın BrahmaAkber diyesi geliyor değil mi?Devam edelim;
Brahmanda Purana:12=Presided over by Dhruva,the sun takes up water and showers it. 
Dhurva'nın yönetimindeki Güneş,suyu yukarı çeker ve ona döker(yağdırır).

Brahmanda Purana:37=The sun releases heat energy during the summer.He scatters rain during the rainy season and snow(during winter). 
Güneş yaz boyunca ısı enerjisini gönderir.O yağmur ve kar(kış) sezonu boyunca yağmur dağıtı

 Gerçekten de öyle değil mi?Güneş suları buhar edip yukarı çeker ve bu sayede yağmur ve kar yağar.


Benim tespit ettiklerim bunlar.Mucizeleri madde madde yazarsak;

  • Dünyanın dönüşü,
  • Güneş'in küre oluşu,
  • Göğün katmanlarından bahsedilmesi,
  • Güneş'in gerçekte doğmadığı ve batmadığı bilgisinin verilmesi;
  • Güneş'in çekim gücü sayesinde sistemindeki gezegenlere etki ettiği bilgisi ve
  • Yağmur ve karın Güneş sayesinde yağdığı bilgisinin verilmesi.

Veda ayetlerini şu linkten indirebileceğiniz Vedalardan kontrol edebilirsiniz;


http://www.2indya.com/2009/01/22/download-links-for-rigveda-samadeva-yajurveda-atharvaveda/


Purana ayetlerini ise şu linkten;


http://ia600301.us.archive.org/28/items/BrahmandaPurana/BrahmandaPuI.pdf


Daha sonra daha fazla mucize arayacam ama bu kadarı bile yeter sanırım.Özellikle evrenin genişlemesinin geçip geçmediğini soranlar olmuştu ki,kesinlikle geçiyor.Aslına bakarsanız evrenin genişlemesi İncil ve Tevrat'ta bile geçiyor ama bunlar hakkında daha sonra daha kapsamlı yazılar yazmayı düşünüyorum,şimdilik şu yazımla yetinin;


http://65.18.198.4/forumlar/showthread.php?t=27807


Ayrıca şimdi sizleri başka yollardan şaşırtmaya devam edeceğim,bloğumda yayınladığım bir mucize;
Markandeya Purana 54.12=Earth is flattened at the poles.  
Dünya kutuplarda düzdür.
Bu ayetin kontrolünü şu kitaptan yapabildim;


Kitabın Linki


Bir başka dikkat çekici bilgi Markedanya Purana’nın 54:12. ayetinde şöyle verilir;
 Dünya kutuplarda düzdür(basıktır) ve ekvatorda şişkindir,kusursuz bir küre değildir. 
Bu kitabın linkte verilen kısımlarının hepsini çevirmeyi düşünüyorum,şimdilik şu kadarını çevirdim;
 Puranalarda aynı zamanda oldukça gelişmiş fikirlerin izlerine de rastlanır.Örneğin su döngüsü Ramayana’nın Aditya Hridayam’ında tam da günümüz verileriyle uygun bir şekilde grafiksel olarak  açıklanmıştır.Mahabharata da birçok modern gerçekten bahseder.Örneğin 3.42.24. ayette yıldızların aslında çok büyük olduklarından ve mesafelerinin uzaklığı sebebiyle küçük göründüklerinden bahsedilir.İlginç bir şekilde Mahabharata küçük şeyleri büyük gösteren büyüteç gibi bir aletten de bahseder.Belki de M.Ö 1400 yılında Güney Amerika’da bulunan konkav lens tipi nesneleri göz önünde tutarak anmıştır. 
Ayrıca Vishnu Purana  oldukça doğru bir şekilde gelgitleri açıklamıştır: ‘‘Büyün okyanuslarda suyun miktarı her zaman aynı kalır,artmaz veya azalmaz;ama tıpkı bir kazandaki su gibi,ısıya maruz kalması durumunda genişler,aynı şekilde okyanus suları da Ay’ın yükselmesiyle birlikte kabarır. 
Birbaşka dikkat çekici bilgi Markedanya Purana’nın 54:12. ayetinde şöyle verilir;
 Dünya kutuplarda düzdür(basıktır) ve ekvatorda şişkindir,kusursuz bir küre değildir.
 
Vishnu Purana çok açık bir şekilde Aitareya Brahmana’dan yaptığı bir alıntıda dünyanın antipotlarından ve dünyanın dönüşünden bahseder.Ek olarak Hindu metinleri Ay’ın evreleri ve alacakaranlığın nedeni ile gökyüzünün aslında mavi olmayıp güneş ışınlarının dağılımından dolayı mavi gözüktünü de söyler(Markedanya Purana 78.8 ya da 103.9. ayetlere bakabilirsiniz). 
Basitçe söyleyecek olursak sıklıkla Güneş’in Güneş sisteminin merkezinde olduğundan bahsedilir(Markedanya Purana 106.41).
Bu kısacık çeviri bile Hindu metinlerinin bilgelik dolu olduğunu anlatmaya yeter sanırım.Ayrıca Dick Teresi   ''Kayıp Keşifler:Modern Bilimin Antik Kökenleri'' isimli kitabında şunları yazar;

Isaac Newton'dan yirmi dört yüzyıl önce Hintli Rig-Veda evreni bir arada tutan şeyin çekim kuvveti olduğunu yazmıştır. 
Sanskritçe konuşan Ari Irkı,Yunanlılar dünyanın düz olduğuna inandıkları bir dönemde yeryüzünün bir küre şeklinde olduğu düşüncesini benimsemişlerdi. 
M.S beşinci yüzyıl Hintlileri bir şekilde dünyanın yaşının 4.3 miyar yıl olduğunu hesaplamışlardı.
Teleskopsuz olsa bile ,Kopernik'ten uzun zaman önce antik Hintliler dünyanın Güneşin etrafında döndüğünü ve Kepler'den bin yıl önce gezgenlerin yörüngelerinin elips şeklinde olduğunu biliyorlardı. 
Bir antik dönem Sanskritçe mısrası çok sayıda Güneş düşüncesinden bahsetmektedir:
''Sarva Dishanaam Suryaham Suryaha,Surya'' bu mısra kabaca tercüme edildiğinde ''Tüm yönlerde Güneşler vardır,gece gökyüzü onlarla doludur''. anlamına gelmektedir.Bu erken dönem gökyüzü izleyicilerinin görülebilir yıldızların Güneş türüne benzer olduğunu anlamış olabileceklerini ortaya koymaktadır. 
Erken dönem Hint metinleri arasında,ilahi şiirsel bir biçimde yazılmış olan,astronomi ve matematik üzerine tezler içeren siddhantas bulunmaktadır.O,hem bir bellek oluşturma amacıyla,hem de sanat ve bilim olgusu olarak yazılmıştır.18 erken dönem siddhanta'nın 5 tanesi Surya-Siddhanta adıyla anılmakta ve Hint astronomisi üzerine erken dönem metin niteliği taşımaktadır.Onlar M.Ö 400 dolaylarında yazılmıştır.Surya-Siddhanta antik dönem Mezopotamya trigonometrisinin temel bir sorunu olan gezegenlerin yörünge eksenlerinin bulunması için bir yöntem içermektedir.Surya-Siddhanta'da gezegenlerin hareketlerine ilişkin olarak gezegenlerin birbirini çekmeleri ve itmelerinden bahsedilmektedir.Bu çekim kuvvetine ilişkin erken dönem bir düşüncedir.Çekim kuvveti sözcüğünün Sanskritçe karşılığı ''gurutvakarshan''dır.Akarshan çekilmiş olmak anlamına gelmektedir.Erken dönemlerden itibaren,dilin kendisi bu kuvvetin karakterinin çekim olduğunu yansıtmıştır. 
Bazı bilim adamları Kopernik,Galileo ve Newton'dan bin yıl önce güneş-merkezlilik ve yerçekimi kavramlarının bu erken dönem metinlerinde yer aldığını tartışmaktadır.Surya-Siddhanta 'da Vedalar Güneşin tüm dünyaların babası olduğuna inanmaktadır;o varlık nedeni olarak görülmektedir. 
M.S 425 dolaylarında Paitamahasiddhanta dünyasal ve göksel kürelerin ve gezegen hareketlerinin geometrik modellerinin ifade edildiği bir metin olmuştur.Metin temel düz-dünya modelini alır ve onu küresel evrene dönüştürür.Burada sabit bir hız yerine herbir gezegenin birbiriyle etkileşim halinde olduğu bir durumdan bahsedilmektedir. 
Kerala şehrinde doğmuş olan genç Hintli gökbilimci Aryabhata 499 yılında ''Aryabhatiya'' adlı Matematik ve Astronomi üzerine yazdığı tezi ortaya koymuştu.Aryabhatiya Hint matematiğinin o döneme kadar olan gelişiminin bir özetiydi.Ayrıca,astronomi,küresel trigonometri,aritmetik,cebir,düzlem trigonometrisini de içeriyordu.Aryabhata'nın temel amaçlarından birisi Hint astronomisinin karmaşık hesaplamalı matematiğini basitleştirmekti.O,bunun için pratik bir amaca sahip olmuştu: Ay ve Güneş tutulmalarının öngörülmesini daha kolay kılmak ve göksel yapıların hareketlerinin daha kolay anlaşılabileceği bir Hint takvimi oluşturmak. 
Bu süreç içinde Aryabhatiya uzaydaki gezegenlerin konumlarının yeni bir savını ortaya koymuştur.O,göksel yapıların görünür dönüşlerinin yeryüzünün eksen dönüşüne göre olan durumunu içermektedir.Aryabhata pek çok alanda devrimsel bir düşünür olarak gezegenlerin yörüngelerinin, güneş ile gezegen arasındaki değişen uzaklıklarını vermiştir.Onların yörüngeleri temel olarak dünya-güneş yörüngesini uzaklık terimleriyle belirmektedir. O ay ve gezegenlerinin yörüngelerinin elips şeklinde olduğunu kavramıştır.Aryabhata ay tutulmasının nedeninin dünyanın gölgesi olduğunu yazmıştır.O döneme kadar bunun nedeninin Rahu adlı bir şeytan olduğuna yaygın olarak inanılırdı.Onun yılın uzunluğu için bulduğu değer 365 gün,6 saat,12 dakika ve 30 saniyedir.Bu gerçek değerin çok üzerinde olan bir tahmindir;gerçek değer 365 gün ve 6 saatten biraz azdır.Başka bir gökbilimci olan Bhaskara,yüzyıl sonra Aryabhatiya üzerine yazdığı yorumda şöyle demiştir: 
Aryabhata, matematik,kinetik ve küre bilimi sonsuz bilgisinin denizinin en derin noktalarına inerek onu kıyıya çıkarmayı başarmış bir ustadır. 
Aryabhatiya 13. yüzyılda Latince'ye çevrilmiştir.Bu çeviri boyunca Avrupalı matematikçiler üçgenlerin alanlarını ve kürelerin hacimlerini hesaplamanın yöntemlerini öğrenmişlerdir.Ay ve güneş tutulmalarının nedeni hakkındaki açıklamalar ve ay ışığının kaynağı Avrupa'da çok fazla heyecan yaratmamıştır.Çünkü bu dönemde onlar Kopernik ve Galileo'nun araştırmalarından bunları öğrenmiş bulunuyorlardı.Ancak Aryabhata'nın Avrupalı bilim adamlarından bin yıl önce yaşamış olduğu ve bu düşünceleri o zaman kavramış olması onun başarısını ortaya koymaktadır. 
628 yılında,antik Hint gökbilimcilerinin en başarılılarından biri olan Brahmagupta,Brahmasphutasiddhanta(Evrenin Açılımı) yapıtında kendi gökbilimsel sistemini ortaya koymuştur.Brahmagupta antik Hindistan'ın matematik merkezi olan Ujjain'deki astronomi gözlemevinin başı olmuştur.Burada güçlü bir matematiksel astronomi oluşturmak amacıyla Varahaminhira gibi büyük matematikçiler çalışmıştır. 
Brahmasphutasiddhanta 25 bölüm içermektedir.Bunların ilk on tanesi gezegenlerin yörüngeleri,ay tutulmaları,güneş tutulmaları,doğuşlar ve batışlar,ayın evreleri,ayın gölgesi,gezegenlerin birbiriyle olan konumları ve sabit yıldızlar ele alınmıştır.Diğer 15 bölüm ikinci bir çalışmayı biçimlendiriyor gözükmektedir.Burada matematiğin astronomi üzerine uygulanmasının yöntemleri anlatılmaktadır.Brahmasphutasiddhanta'nın büyük bir bölümü 770'lerin başlarında Arapça'ya çevrilmiştir ve gökbilimci Yakup İbn Tarık tarafından çeşitli çalışmaların temeli olmuştur.1126'da o Latince'ye tercüme edilmiştir.Bu çalışma Batı astronomisinin Hint-Arap aşamasının temelini oluşturmaktadır. 
Higgs alanı yüzyıllarca önce antik Hindistan'da gösterilmiştir.Bu,maddesel dünya içinde nesnelere ağırlık veren bir yanılsama örtüsü olarak tanımlanabilecek ''maya'' adı verilen bir yapıdır. 
Hem antik Hintliler hem de ön-Sokratik Yunanlılar mantık aracılığıyla farklı mantıksal yollar izleyerek atomlar üzerine kendi inanışlarına ulaşmışlardı.Demokritos basit olarak maddenin bölünemeyen parçacıkları olarak atomların var olması gerektiğini öne sürmüştü.Büyülü bir bıçak ile bir peynir parçasının git gide daha küçük parçalara ayrıldığını düşünün.Onu sonsuza kadar kesebilir misiniz?O, hayır sonucuna ulaşmıştır.Nihai olarak,siz atoma ulaşırsınız.Ancak bu yalnızca bir varsayım,iyi bir tahmindir.Neden sonsuza dek kesemeyelim ki?Hintliler aynı sonuca farklı rota izleyerek ulaşmışlardır.Bir dağ ile bir köstebek yuvasını ele alın demişlerdir.Hangisi daha çok parçacığa sahiptir?Açık bir şekilde, dağ.Bu onu sonsuza dek parçalayamayacağımızı gösterir.Çünkü sonlu, bölünemeyen bir parçacık vardır.Eğer parçacıklar bölünemeyecek kadar küçük ise, dağ ve köstebek yuvası eşit parçacık sayısına sahip olacaklar, ve onlar herhangi gerçek anlamlarını kaybedeceklerdir.Yine bir varsayıma ulaşılmıştır fakat bu kez Demokritos'un tahmininden daha sıkı bir düşünce yapısı vardır.Ve Hintliler, Demokritos'tan farklı olarak sonlu oluşumların gelişmemiş,ilkel bir anlayışını ortaya koymuşlardır. 
Aristo'dan yaklaşık bin yıl önce,Vedik Ariler dünyanın yuvarlak olduğunu ve güneşin etrafında döndüğünü iddia etmişlerdi.Arunachalan tarafından tercüme edilen bir Rig-Veda yazısında; ''Güneş,güneş sisteminin merkezinde bulunmaktadır'' ifadesi yer almaktadır.Bir öğrenci ''Dünyayı havada tutan varlığın doğası nedir?'' diye sormuştur.Öğretmen yanıt verir, ''Risha Vatsa'ya göre, Dünya'yı uzayda tutan şey Güneş'tir''.Bu ifadeler çekim kuvvetinin modern düşüncelerinin ipuçlarını taşımaktadır . 
Ortaçağ'daki jeoloji tarihi kısa bir tarihtir.İki akademisyen öne çıkmaktadır:Varahaminhira ve Vagbhatta.Varahaminhira (M.S 499-587) Kapitthaka (bugünkü Kapitha)'da doğmuştur.Burası orta Hindistan'da büyük bir kültür merkezidir.Varahaminhira'nın 106 bölümlük Brhatsamhita (Büyük Özet) kitabı coğrafya,meteoroloji,botanik,tarım,takvim ve mücevher bilimi konularını kapsamaktadır.O, başka şeylerin yanı sıra depremlerin yerleri konusunda teoriler oluşturmuştur.Depremlerin oluşumunda Ay'ın bir faktör olduğu iddiasında bulunmuştur.O, dünyanın yuvarlak olduğunu öne sürmüştür ve değerli taşların zaman içinde kayalrın başkalaşımı ile meydana geldiğini savunmuştur.Daha sonraları, Vagbhatta (M.S 1300) değerli taşlar,metaller ve alaşımları kapsayan mineral sınıflandırmasının bir sistemini geliştirmiştir.
 Gördüğünüz gibi Hint bilgeliği dehşet verici.Ayrıca bu alıntılar(Teresi'den ve Linkini verdiğim kitaptan olan alıntılar) benim ''Purana ve Vedaların Mucizeleri'' isimli kategorimde yayınladığım ayetleri aldığım kaynağa güvenebileceğimizi gösteriyor zira birkaç şeyi bu alıntılardan kontrol edebiliyoruz.Maddeleyelim;

  • Dünyanın kutuplardan düz olduğunu söyleyen Markedanya Purana ayeti,
  • Su döngüsü,
  • Dünyanın küremsi olması ve dönmesi,
  • Gökyüzünün gerçekte mavi olmayıp,Güneş ışınlarından dolayı mavi gözükmesi,
  • Güneş'in çekim gücü ve sistemin merkezi olduğu,
  • ''Tüm yönlerde Güneşler vardır,gece gökyüzü onlarla doludur'' ayeti birebir diğer mucizeleri aldığım kaynakta yazdığı gibi...

Ve daha buraya almamış olabileceğim birçok şey.Bunların dışında Kutsal Metinler dışı Antik metinlerde de çok şaşırtıcı bilgiler var,Dick Teresi'den yaptığım alıntıda görebilirsiniz bunu.Dick Teresi'den alıntıladıklarımla ilgili daha geniş yazımı şu linkten okuyabilirsiniz,sadece Hint değil başka toplumların bilgeliğine de değiniliyor;


http://dinsizdeist.blogspot.com/2011/04/modern-bilimin-antik-kokenleri.html


Dick Teresi Aryabhata isimli birinin Aryabhatiya isimli eserinden bahsetmiş mesela,o kitaba şuradan ulaşabilirsiniz;


http://archive.org/stream/The_Aryabhatiya_of_Aryabhata_Clark_1930#page/n0/mode/2up


Dünyanın yuvarlak oluşundan,küre oluşundan,ay ve güneş tutulmalarından vs. daha birçok şeyden doğru olarak bahsediyor,hem de İslam'dan 300 yıl önce.


Bu bilgilerin çeyreğinin çeyreği bile Kur'an'da yoktur,Kur'an bırakın Hindu Metinlerini,Tevrat ve İncil'i bile geçemez.


Bu yazımı burada sonlandırıyorum,umarım soran arkadaşlar için tatmin edici olmuştur bu yazım.Dediğim gibi daha sonra mucize aramaya devam edeceğim,kimbilir daha ne mucizeler vardır,umarım biraz olsun mantık katarsınız işin içine okurken...